2080
Bu mücadele insanlıktan uzakta yaşanan bir çılgınlıktı. Bir tarafta açlık, diğer yanda bilinmez bir dünya vardı. Otuz insanın birbirleriyle olan ölüm mücadelesinde acaba hangi taraf galip gelecekti. 2080 adası hiç şüphesiz ki, ıssız ve ölümcül bir adaydı. Bu adada dehşet verici olaylar yaşanmaya başlamıştı. İnsanlara sunulan bu oyunda, taraflar hayatta kalmak için var güçleriyle çabalıyorlardı. İnsanın derinliğine inen 2080 romanı, bir anlamda varlığın yok oluşuyla devam etmesini anlatmaktaydı.
“Nereye geldik böyle?”
“Bilemiyorum. Galiba bir dışkının içindeyiz.” “Bundan emin misin Datton.?”
“Evet eminim. Çevrene bir baksana Her tarafta parazitler var. ”
“Haklısın Datton. Gerçekten bir dışkının içindeyiz. Üstelik karnım da çok acıktı.” “Buna şimdilik bir çözüm bulabileceğimizi düşünmüyorum.”
Arkat, o anda kusmaya başladı. Dışkının içinde çaresiz bir görüntüsü vardı. Çevresine
baktığında gökyüzünün yüz seksen derece döndüğünü fark etti. Bu bir ihtimal miydi, yoksa
imkânsız olanın vurgunu muydu? Arkat, nasıl bir yere geldiğini sorgulaya dursun, diğer yirmi sekiz kişi de yavaş yavaş uyanmaya başladı. Datton ise, kendi kendine bir şeyler
mırıldanıyordu. Söylediği kelimelerde hiçbir anlam yoktu. Sanki konuşmak için konuşuyordu.
O anda gökyüzünden çeşitli çivi yazıları inmeye başladı. Her çivi yazısı kendi içinde bir
sembol oluşturuyordu. Bu semboller bütünleştikçe ortaya çeşitli şekiller çıkıyordu. İlk olarak ortaya çıkan ejderha kafasıydı. Ama bu ejderha kafası gittikçe insan kafasına dönüşüyordu.
İşin ilginç yanı şekillerin birebir kopyalarının dışkının diğer tarafında belirmesiydi. Ejderha
ve insan kafası karışımındaki yaratık bir anda tükürmeye başladı. Öyle büyük bir salya bıraktı ki, o anda yüz binlerce böcek dışarı fışkırdı. Böcekler dışarı çıkar çıkmaz arenadan bir alkış koptu. Arkat, Datton ve diğerleri neler olup bittiğini anlamaya çalışıyorlardı. Alkış öyle bir
hal aldı ki, neredeyse kulakları sağır edecekti.
Bu olayları takiben: “Bugünkü akşam yemeğiniz. Böcek proteindir. Hepinize şimdiden afiyet olsun.”
Datton: “Ben bu böcekleri yemem.” derken yüzünü ekşitmişti.
Arkatsa soğukkanlılıkla cevapladı. “Valla ben yiyeceğim. Çünkü karnım çok aç.”
“Sen bilirsin dostum. Ben açlıktan ölmeyi tercih ederim.” Datton böcek yememe konusunda kendinden oldukça emindi.
O sırada grubun diğer üyeleri Datton ve Arkat’ın yanına geldiler. Arenadan çığlıklar kopuyordu. Hele ki, dul kadınlar kaslı yarışmacılar için ıslık çalıyorlardı. İçlerinden bazıları bilgisayarlarının başında her yarışmacı için puanlama yapıyorlardı. Tabii bunların içinde sanal seks de vardı. Dul zengin kadınlar istedikleri her yarışmacıyla sanal yoldan cinsel ilişkiye
girebiliyorlardı. Kaster daha şimdiden altı kadını etkilemeyi başarmıştı. Bunlara bir de iki
eşcinsel erkek dâhildi. Durum böyle olunca