Çağla, kendisine ayrılan ofisin içinde neredeyse çığlık atmak üzereydi. Buraya İzmir’den gelmişti ve İzmir adliyesinde girdiği davalar oldukça güçlü davalardı. Her birinin üzerinden ustaca gelmiş ve adından son derece güzel söz ettirmişti. Fakat, ablası olacak hayatında bir eşi daha olmayan sürtüğün golünü yedikten sonra orada kalması imkansızdı. Çünkü ablası, son derece tehlikeli bir adam ile birlikte olmuştu. Erkek arkadaşı tercihinde salakça davrandığı yetmiyormuş gibi bir de hamile kalmıştı. Yine o da yetmiyormuş gibi bebeği doğurma kararı almış ve babası tarafından kabulde edilmemişti. Hatta bu kadar sürtüklük yetmiyormuş gibi iki sene boyunca o çocuğu bakmak için sadece Çağla’nın kazancına bakmıştı. Annelikten zerre anlamadığı gibi bir sene önce henüz bir yaşında olan kızının annesi olmaktan istifa etmiş ve ortadan kaybolmuştu. Üstelik küçük kızı Çağla’ya bırakarak…
Çağla, aslına bakacak olursa kesinlikle bu durumdan şikayetçi değildi. Yeğeni Sırma’yı çok seviyordu ve onun için her şeyi yapabilirdi. Hatta yapmıştı da. Ultra olmasa bile geçimlerini orta seviyede giderebilecek kadar kazanıyordu. Gün boyu ona bakabilecek bir yardımcı bulmuştu ve akşamları kendi ilgileniyordu. Hayatları çok güzel gidiyorken bir anda o iğrenç adam ortaya çıkmıştı. Yani ablasının dünya üzerinde son erkek kalmışçasına yattığı piç herif çalıştığı büroya gelip kızını istediğine dair onu tehdit edene kadar.
Çağla, baba olduğunu 2 yılın ardından mı? Hatırladığını sorduğunda ise bakışlarından bunun içinde başka bir şey olduğunu anlamıştı. Sonra küçük bir araştırma yaptığında adamın 3 yaşında bir oğlu olduğunu ve onun da böbrek yetersizliği olduğunu öğrenmişti. Çağla, küçük kız onun kardeşi olduğu için kesinlikle bir uyum olacağını biliyordu ve adamın o anda kızının babası olduğunu neden hatırladığını ürkütücü bir şekilde anlamış oldu. İş resmiyete girerse o adam ile savaşabilir üstelik kazanabilirdi de fakat, adam İzmir’in önde gelen yasa dışı ne varsa yapan pisliğinin tekiydi. Kaç tane sabıkası olduğunu belirtmek için adli sicil kağıdını iki tane çıkarması gerekmişti.
Çağla, o esnada duruma şahit olan büro avukatlarının ciddi uyarıları ile karşılaşmıştı. Çünkü bu işin sonu cidden farklı noktalara gidebilirdi. Oda yanında yetişmiş olduğu AV. Mert Ertürk’ü aramıştı. Başından geçenleri ve şu anki durumu başından sonuna hiçbir şeyi atlamadan anlatmıştı. Mert Ertürk ise ona
“Çanakkale’ye git ve birazdan ismini atacağım büroya Alev Bozkurt’un görüşmesine gir. Orada avukat olarak başladığında o pislik yanına bile yaklaşamaz. Ben kendisini bilgilendireceğim ve orada etrafında olacak olan insanlar kesinlikle sana ve yeğenine zarar gelmesine izin vermez. Hatta, o pisliğin yapacağı son hata Çanakkale’ye adım atmak olacaktır. Ben bir araştırma yapacağım ve yeğeninin velayetini alabilmen için açıklar bulmaya çalışacağım. Fakat, sen bu iş için