Kitaplar Özellikler İletişim İndir
Ağanın Derya'sı
Aşk/Romantizm

Ağanın Derya'sı

4Beğeni
21Okunma
5 Bölüm
5,932Kelime
30 dkSüre
16.09.2025Tarih
"Senin gelmişini geçmişini nüfustan silerim haberin olmaz. Ayağını denk al!" dedi.
Ya, öyle mi kıvırcık? Sinirlenmek sana çok yakışıyor. Biraz daha kızdıralım bakalım.
"Sen beni nüfustan sildiğin gün, karım yaparım seni," dedim.

Kıvırcık Saçlı, Zeytin Gözlü Bir Ahuya Tutuldum

Kıvırcık saçlı, zeytin gözlü bir ahuya tutuldum, ama ne tutulma...
Gökyüzünde, güneşin ayı kendine çektiği o büyük tutulma bile bu kadar güçlü olamazdı. Yıllardır kalbim boştu, hatta bomboştu. Ne bir heyecan ne de bir kıpırtı. Sanki buzdan bir kalede yaşıyordum ve o kalenin anahtarını kaybetmiştim. Bir zamanlar bir doktora karşı hissettiğim o garip hayranlık, meğerse sadece bir yanılgıymış. Ama bu... Bu bambaşka bir şeydi. Bu aşk, insanın ruhunu öyle bir sarıyordu ki, ne yemeği düşündürüyordu ne de uykuyu. Yaşamayı bile unutmuştu insan. Sanki bütün dünya, sadece o an'dan ibaretti.
Hadi gelin size bu kıvırcık saçlı, zeytin gözlü ahuya nasıl tutulduğumu anlatayım.
Ben Adar. Koskoca Mardin'in en güçlü ağası. Herkesin önünde diz çöktüğü, tek sözüyle dağları yerinden oynatan bir adam. Beni gören ya oradan kaçar ya da korkudan titreyen elleriyle saygıyla dururdu. Kimse yüzüme bakmaya cesaret bile edemezdi. Oysa ben, burnumun dibindeki hainleri, her gün gözlerimin önünde annemi zehirleyenleri görememiştim.
Derken, biri çıktı karşıma. Sanki bütün evren, beni bu ana hazırlamıştı. Öyle bir cesaretle gözlerimin içine baktı ki, tüm o yılların sertliği, buzdan duvarlarım bir anda erimeye başladı. Benim gibi bir ağaya "davar başı" bile dedi. Ama iyi ki de girdi hayatıma. Yıllardır hastalıkla boğuşan annemin derdini, devasını o buldu. Annem günden güne eski sağlığına kavuşmaya başladı. Düşmanlarım... Bütün çiyanlardan temizleyeceğim hayatımızı.
O doktorla annemin karşılaşmasından bu yana hayatımız daha da güzel olmaya başladı. Bugün, o doktorla kardeşim dediğim yüzbaşının düğününden dönüyorum. Havaalanından adamlar beni almaya geldi. Migrenim çok fena tutmuştu, adeta beynim zonkluyordu. Kafamı geriye yaslayıp gözlerimi kapattım.
Biraz gittikten sonra araba durdu. Kırmızı ışık sandım, umursamadım. Ama bekledikçe bekledi, bu da benim sabrımın sınırlarını zorladı."Hazar, neyi bekliyoruz?"
"Ağam, yolda bir kavga var. Adamın biri, bir kızın üzerine yürüyor."
"Eyy Allah'ım, normali beni bulmaz ki!""Hallet şunları, başım çatlıyor zaten."
Hazar gideli ne kadar oldu? Neden bu insanlar her işi bu kadar ağır yapar ki? Daha fazla dayanamayıp indim arabadan. Hazar bir kızı tutuyor, karşısındaki adam parmağını sallayarak konuşuyordu.
Kız: "Bana bak, it oğlu it! O parmağı bir yerine sokarım, siktir git lan!"
Hazar: "Hanım ablam, ne olur sakin ol. Bak, ağam arabada. İnerse beni öldürür."
Kız: "Başlatma lan ağana falan!"Adama dönüp, "Hırtapoz, çek arabanı şuradan!"
Adam: "Bana bak kızım, kadın başına bana diklenme. Buradan eve topal halinle gidersin!"Ve işte o an... Onu görünce... Ne migren kaldı ne ağrı. Bütün yorgunluğum, o anki bütün gerginliğim uçup gitmişti sanki. Keyfim resmen yerine geldi."Ne oluyor lan burada? Ne bu tantana?"
O an göz göze geldik. Zaman durdu. Dünya etrafımızda dönmeyi bıraktı. Sadece o vardı ve ben. Gözlerinin
📖 Uygulamada Oku
App Store Google Play