*
"Uyusun da büyüsün ninni ninni... Tıpış tıpış yürüsün ninni ninni..."
Odada bir kadın ve ayağında sakladığı bir bebek vardı. Kadının gözleri bebekten ayrılmıyordu. Bebeğe ninni söylerken gözleri kocaman açılmıştı. Yüzünde ise değişik bir gülümseme vardı.
Saçları karışıktı kadının. Üstünde Şal-u Şepik, boynunda ise poşu vardı. Bulunduğu odanın duvarında av tüfeği ve bayrak vardı. Bu bayrak farklı bir bayraktı. Türk bayrağı değildi.
Kadın bebeğin iki yanına koyduğu ellerini yavaşça yukarıya doğru çıkardı. Sesi ise daha acımasızca çıkıyordu. "Eee eee... Uyusun benim bebeğim... Uyusun..." Elleri bebeğin boğazının üstünde durdu. Yüzünde ki gülümseme daha fazla genişlemişti.
"Estêr!" Odanın kapısında bir adam belirdi. Saçı kazıtılmıştı ama sakalları uzundu. Adam kapıda donup kaldı önce. Sonra Estêr'e baktı. "Lan!" diyip öne atıldı. Estêr'i itip, bebeği kucağına aldı. Bebek var gücü ile ağlıyordu. Adam sinirle Estêr'e baktı. "Ne yaparsen sen ha?!"
Estêr, yerde oturmuş bir şekilde sinirle adama baktı. "Ferzan, ne karê te ye.!"
*Sana ne Ferzan!
"Ester, ev zarok jî ne yê te ye. Tu çi dikî?!"
*"Ester, bu çocuk senin değil. Ne yapıyorsun?!"
Estêr ayağa kalkıp, tehditkar bir şekilde Ferzan'a yürüdü. "Ev pitik a min e. Ez dikarim çi bixwazim bikim."
*"Bu bebek benim. İstediğimi yaparım "
"Ji vir here, Ester. Ev pitik ne ya te ye." dedi Ferzan aynı tehditkar ses ile. Bebeği daha sıkı tutmuştu. "Ev pitik ji gundekî Tirkan hatiye girtin. Hişê xwe yê dîn li cîhekî din bi kar bîne."
*"Defol git buradan Esther. Bu bebek senin değil." ... "Bu bebek bir Türk köyünden alınmış. Deli aklını başka yerde kullan."
"Ew pitika min e!!" diye bağırdı Estêr. Deli deli Ferzan'a bakıyordu. "O benim bebeğim!!"
"Şîyar!" diye bağırdı Ferzan. Gözleri bir an olsun Estêr'den ayrılmıyordu. Kapının eşiğinde bir genç belirdiğini hissettiği an konuşmaya devam etti Ferzan. "Al habu Estêr delisini. Bebekten uzak dursun bu garı"
"Benim bebeğim o!" diye öne atıldı Estêr ama Şîyar ve bir adam daha onu kollarından tutup dışarıya sürükledi. "Benim bebeğim o! Seni gebertecem FERZAN!"
"He he öyle olur kesin. Manyağ garı" dedi bozuk türkçesi ile Ferzan. Sonra kucağında ki bebeğe baktı. Elini kaldırıp durmadan ağlayan bebeğin yanağını okşadı. Odanın içinde sağa sola yürüyüp bebeği susturmaya çalıştı Ferzan. Bir süre sonra susmuştu bebek.
Bebek sustuğu gibi yere oturdu. Kucağında ki bebek olsa olsa 5 aylıktı. Dün bir Türk köyüne baskın yapmıştılar. Bir kaç insan öldürmüştüler. O ölen insanların içinde bu bebeğin annesi ve babası da vardı.
Grubun ele başı olan adam ise bebeği yanlarına alıp, yetiştirilmesini ve ilerde onların adamı olması gerektiğini söylemişti.
Ferzan bunun yanlış olduğunu biliyordu. Oda bir babaydı. Yıllardır ailesinden uzak durmuştu. İçinde bulunduğu