Kitaplar Özellikler İletişim İndir
AŞKIN DENKLEMİ
Gençlik

AŞKIN DENKLEMİ

1Beğeni
30Okunma
3 Bölüm
7,180Kelime
36 dkSüre
23.10.2025Tarih
Merhaba sevgili okurlarım,
Bu kitabım içinde dram, aşk, tutku, intikam ve zaman zaman komik, absürt olaylar barındırıyor.
Tek bir noktaya bağlı kalmayacak; duygudan duyguya geçerken, sizi hem düşündürecek hem de farklı yönlerden etkileyecek.
Kitabın ilk iki bölümü geçmişe dönüktür. Bu yüzden hikâye yavaş bir başlangıç yapacak, fakat ikinci bölümle birlikte tempo hızlanacak ve olaylar derinleşecektir.
Zeynep, üniversitede burslu okuyan, mütevazı bir öğrencidir. Zeki, çalışkan ama duygularını içinde tutan biridir. Dışarıdan soğuk görünse de, onu tanıyanlar ne kadar sıcakkanlı ve samimi olduğunu bilirler.
Oğuz ise okulun gözdesidir. Babası ünlü bir iş adamı, kendisi ise yakışıklı, popüler ve özgüveni yüksek bir gençtir.
Bir proje ödevi için zorunlu olarak eşleştirilirler. Proje ilerledikçe, birbirlerini sandıklarından çok farklı insanlar olduklarını fark ederler.
Ve sonra... olaylar beklenmedik bir şekilde gelişir.
Zeynep’in geçmişinden gelen intikam duygusu, her şeyi değiştirecektir.

Denklemdeki Hata

1.Bölüm...


Yerin seni çektiği kadar ağırsın,

Kanatların çırpındığı kadar hafif..

Kalbinin attığı kadar canlısın,

Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç...

Sevdiklerin kadar iyisin,

Nefret ettiklerin kadar kötü..

Can Yücel 



Bir Yıl Önce

Zeynep 

    Yaz bitmiş okul yeni döneme başlıyalı bir ay olacaktı. Odanın perdesinden süzülen ışıkla çoktan uyanmış.

Bir süre yatağın sıcaklığında oyalanıp kalktım. Kahvaltımı yaparken mutfaktan yayılan çay kokusu hâlâ burnumdaydı. Sonra aynanın karşısına geçip üzerimi giyindim. Sade, beyaz kalın askılı bluzumu seçtim; altına bileğime kadar uzanan çiçek desenli eteğimi giydim. Boynuma beyaz bir fular taktım, saçlarımı gevşekçe topladım, üzerimde ince bir hırka giydim. Aynadaki yansımama kısa bir bakış attım  biraz heyecanlı, biraz da huzurlu görünüyordum.

Çantamı ve kitaplarımı alıp odadan çıktım. Mutfağa uğradığımda annem tezgâhın başında bulaşıkları toparlıyordu.
“Anne, ben çıkıyorum,” dedim kapıya yönelirken.

Annem başını kaldırdı. Gözlüklerinin ardından beni baştan aşağı süzüp gülümsedi.
“Ne güzel olmuşsun böyle,” dedi, sesi sıcaktı. Gözlerindeki ışıltı içimi ısıttı.

Ben de gülümsedim. “Teşekkür ederim anne. İstediğin bir şey var mı, gelirken alayım?”

“Baban bugün mesaiye kalacak,” dedi. “Gelirken iki ekmek al yeter kızım.”

“Tamam, görüşürüz,” dedim ve kapıya yöneldim. Uzaklaşırken anneme el salladım, o da bana gülümseyerek karşılık verdi.

Evden çıktığımda hafif bir rüzgâr esiyordu. Sokak sessizdi, birkaç serçe kaldırım taşlarının arasında geziniyordu. Hızlı adımlarla otobüs durağına yürüdüm. Otobüs geldiğinde içeri girip cam kenarına oturdum. Şehir, yeni uyanan bir dev gibi ağır ağır nefes alıyordu. İnsanlar koşturuyor, sabahın telaşı havaya karışıyordu.

Kampüse yakın bir durakta indim. Yavaş adımlarla yürümeye başladım. Ağaçların sararmış yaprakları ayaklarımın altında hışırdıyordu. Uzakta, üniversitenin büyük taş kapısı göründü. O an içimden geçen tek düşünce şuydu:
Yeni bir gün, belki de hayatımın en önemli günlerinden biri başlıyordu.

Üniversite kampüsü sabahın erken saatinde bile hareketliydi. Kahve kokusu kantinden taşmış, taş yolların arasına karışmıştı. Öğrenciler ellerinde notlarla koşturuyor, kimisi son dakika ödevini yetiştiriyor, kimisi uykusuz gözlerle derse yetişme telaşını gizlemeye çalışıyordu.

Ben, her zamanki gibi kalabalığın arasında sessizce yürüyordum.

Kulaklığımı takmış ama müzik dinlemiyordum. Sessizlik, benim için müziğin kendisiydi.

Amfiye girdiğimde kalabalığın uğultusu içinde gözlerim otomatik olarak arka sıralara kaydı. Her zamanki gibi... gürültünün merkezinde yine aynı grup vardı.
Oğuz Kara ve arkadaşları.

Onlar kahkahalar atarken, ben sırasıma oturdum, defterimi açtım. Kalemimle tarih attım:
“12 Ekim, İleri Düzey İktisat Teorisi.”
Her dersin başında tarih yazmak gibi alışkanlıklarım vardı. Düzen, benim güvenli alanimdı.


(Ama o gün hiçbir şey düzenli gitmeyecekti, bilemezdi.)

Profesör sınıfa girdiğinde koridordaki gürültüyle birlikte içeriye serin bir hava doldu. Kapıyı arkasından yavaşça kapattı ve ağır adımlarla kürsüye doğru ilerledi. Elinde kalın bir dosya vardı; bir an durup sınıfa şöyle bir göz gezdirdi.

Çoğu öğrenci çoktan yerini almıştı, fakat sınıfın içinde hâlâ alçak bir uğultu dolaşıyordu.Profesör’ün

📖 Uygulamada Oku
App Store Google Play