Kitaplar Özellikler İletişim İndir
ATEŞLE BARUT
Aşk/Romantizm

ATEŞLE BARUT

6Beğeni
66Okunma
2 Bölüm
2,434Kelime
12 dkSüre
01.10.2025Tarih
Üsteğmen Eylül Eren’in hayatı, planlı ve kusursuz bir görevden ibaretti. Ta ki görevi, kuralları hiçe sayan, hayatı bir oyun gibi yaşayan Alp Savaş’ı korumak olana dek. Biri için disiplin her şeyken, diğeri için tek kural kuralsız olmaktı.
"Kural falan bilmem, Üsteğmen," demişti, alaycı bir gülümsemeyle. Onun gözlerinde gördüğü o pervasız parıltı, Eylül'ün tüm dünyasını sarsmaya yetmişti. Bu görevin bir hata olduğunu düşündüğü anda, Alp'in onu duvarla arasına aldığı o an, tüm mantığını paramparça etti. O an, bir askerin değil, sadece bir kadının kalbi çarpıyordu. Alp'in dudaklarının, onun dudaklarına değmesiyle, ikisi de bildikleri tüm savaşları unutmuştu. Bu öpücük, ateşle barutun ilk temasından farksızdı.
Ancak bu ateşli karşılaşma, sadece başlangıçtı. Dışarıda, General Savaş'ın eski düşmanı Selim Bayraktar intikam planları yaparken, Eylül'ün görevi sadece Alp'i korumakla sınırlı kalmayacaktı.

Bölüm 1: Düzenin Kaosa Karşı Savaşı

Sabah 05:30. Alarmımın tiz, iğneleyici sesi, odamın kusursuz sessizliğini yırttı. Gözlerim anında açıldı. Yatağın o davetkâr sıcaklığına teslim olacak lüksüm yoktu. Ayaklarım, bir emir komuta zincirine alışmış asker gibi zemine bastı. Pencereden sızan gün ışığı, odamı bir tatbikat haritası gibi aydınlatıyordu. Yatağım, çarşafları gergin, pikesi kusursuzca düzdü. Dün gece çıkardığım üniformam, bir tören için hazırlanmış gibi askıda duruyordu. Bu düzen, bir alışkanlık değil, benim yaşam felsefimdi. Ben, Üsteğmen Eylül Eren, 27 yaşında, hayatının her santimetrekaresini kontrol eden bir askerdim.

Banyoya geçtiğimde, aynadaki yansımamla yüzleştim. Uzun, dalgalı kahverengi saçlarımı milimetrik bir ciddiyetle sıkı bir topuz yaptım. Çillerimi örten hafif makyaj, dışarıya karşı zırhımdı. Babamın sesi kulaklarımda yankılandı: “Zirveye çıkmak için kusursuz olmalısın, Eylül.” Asker bir aileden geliyordum; babam albaydı ve bu üniforma, kaosa, sürprizlere, hele hele duygulara yer olmayan bir dünyanın anahtarıydı. Ve ben, o dünyayı seviyordum. Çünkü belirsizlik, benim en büyük düşmanımdı.

Bugün sıradan bir gündü. Yeni bir tatbikatın planlarını tamamlayacak, raporları hazırlayacaktım. Görevim, masamdaki kahvem kadar net ve sadeydi. Ta ki saat 08:00’de telefonumun ekranında beliren isim her şeyi altüst edene kadar: Albay Kerem Arslan, babamın en yakın dostu ve komutanım.

“Emredin Komutanım,” dedim, sesimin her zamanki gibi kararlı çıkmasına özen göstererek.

“Eylül, odama gel. Yalnız gel,” dedi Albay. Sesi, bir emirden çok fısıltı gibiydi, sanki telefon hattından bile duyulmasını istemediği bir sır taşıyordu.

İçimde bir huzursuzluk filizlendi. Dosyaları masada bırakıp Albay’ın odasına yürüdüm. Koridorların soğuk, gri duvarları, içimdeki gerilimi daha da artırıyordu. Kapıyı çalıp içeri girdiğimde, Albay’ı masasının ardında, elleri birleşmiş, yüzünde derin bir ifadeyle buldum.

“Otur, Eylül,” dedi, eliyle sandalyeyi işaret ederek.

“Komutanım, bir sorun mu var?” diye sordum, otururken.

Albay, masadaki kırmızı bir klasörü bana uzattı. “Çok zor bir görev. Başarısızlık lüksümüz yok. Bu yüzden seni seçtim.” Klasörün üzerinde “Gizli” yazıyordu, kırmızı harfler adeta parlıyordu. Övgüsü gururumu okşasa da omuzlarıma ağır bir yük bindirdi.

Klasörü açtım. İçinden, dağlık bir arazide çekilmiş bir fotoğraf çıktı. Genç bir adam, dağınık siyah saçları, pervasız bir gülümsemesi ve üzerinde bir montla kayak pistinde duruyordu. Arka planda karlı dağlar uzanıyordu. Fotoğrafın altında kalın harflerle yazan isim, düzenimi yerle bir etti: Alp Savaş.

“Bu, General Fırat Savaş’ın oğlu,” dedi Albay. “Tanınmış bir ekstrem sporcu. Hayatı, sporu ve babasının düşmanları yüzünden tehlike altında. Onu koruyacaksın.”

Midemde bir düğüm oluştu. Bir sivili mi koruyacaktım? Hem de böylesine… umursamaz birini? “Komutanım, benim görevim—”

“Senin görevin artık bu, Üsteğmen,” diye sözümü kesti. “Alp, babasının işlerini umursamıyor. Bu yüzden dikkatsiz ve savunmasız. Onun koruması, gözetmeni ve haddini bildirecek kişi sensin. Bu emir, General’den geldi ve sorgulanamaz.”

Albay, sesini alçalttı. “Babanla

📖 Uygulamada Oku
App Store Google Play