Ay hellü nasılsınız aşklarımm💞
İlk kitabımla sizlerleyim, başka platformda 57k okunmuş olan kitabım umarım ilginizi çekerr
Bu kitapta romantizm, mizah, absürt olaylar silsilesi bulunmakta. Arasına aksiyonu da serpiştirdik mi oh misss.
Başlamadan önce; Bu kurgu benim hayal gücümün sonucu ortaya çıkmış bir kurgudur. Anlatılan olaylar, karakterler ve geçen (meslek/kurum/yer) kurgusal amaçlıdır. Bir kısmı birebir gerçeği yansıtmamaktadır. Gerçek kişi, kurum veya olaylarla benzerlik tamamen tesadüftür. Lütfen herhangi bir benzetme yapmadan okuyunuz, bu tür söylemlerden rahatsız oluyorum. Hassasiyetiniz için şimdiden teşekkürler♡
Not: Bu kurgu ağır askeri içermemektedir, daha çok karakterlerin hayatlarına değinen bir kurgudur.
Neyse fazla uzatmadan geçelim
Oy ve yorumlarınızı bekliyoreee
Keyifli okumalarr🥀
Yazım: 10.01.2024
🦋
İzmir-2005
Bazen küçük bir çocuk gibi hayallerin peşinden koşup heyecanını kaybetmeden hayatın tadını çıkarmak gerekirdi.
Küçük kız hayatını tam olarak böyle yaşamasa da ilk arkadaşı olan ve hemen peşinden mavi bisikletiyle gelen çocuk ona bu heyecanı yaşamasına yardım ediyordu.
"Biraz daha hızlansana Atlas!" Diye haykıran küçük kız kendi bisikletinin pedallarını nefes nefese çevirdi. Hemen peşinde olan sarışın çocukla birlikte bir yarış yapıyorlardı ama kız bunu aklından kaçırıyordu.
"Ayliz, önüne bak!" Çocuğun evhamlı haykırışını gerçekleştirmeye geç kalan küçük kız yani Ayliz bisikletinin hakimiyetini kaybedip sahil boyu uzanan çakıl taşlarında bisikletiyle birlikte yuvarlandı.
Dirsekleri ve dizleri keskin bir acıyla sızlarken, Ayliz acıyla kıvrandı. Neyse ki bisikletin altında kalmamıştı ve ciddi bir yara aldığını da düşünmüyordu. Sarışın ve ondan dört yaş büyük olan arkadaşı yanında bittiğinde hızla kollarını kavrayıp bir şeyi olup olmadığını kontrol etti. Neyse ki ona emanet edilmiş olan küçük arkadaşı büyük bir yara almamış gibi görünüyordu.
Küçük kız, arkadaşının yardımıyla yerden kalkıp koca bir kayanın üstüne oturdu. Etek giydiği için dizleri taşlara sürtülerek parçalanmıştı. Yüzünü buruşturarak kanayan dizlerine bakarken arkadaşı onun için bisikletini yerden kaldırdı.
İzmir'in sahillerinden birinde ailelerinden zar zor izin almış bisiklet sürüyorlardı ki kızın küçük bir dikkatsizliği haylaz yarışlarına engel olmuştu. Neyse ki rakibi merhametli olduğundan yarışı kazanmak uğruna onun yanından geçip gitmemişti.
"Dizim yanıyor Atlas," diye söylenen kız dudağını büzerken arkadaşı düşerken yerinden çıkan zinciri yerine yerleştirmeye çalışmakla meşguldü.
"Sana yavaş gitmemizi söylemiştim küçük inatçı," diye çemkirip kızın bisikletinin zincirini takmayı başararak tatmin olmuşlukla gülümsedi. Bu gülümseme yanaklarında iki koca çukur oluşmasına neden olurken kız her zaman olduğu gibi çocuğun gamzelerine hayranlıkla baktı.
O, çocuğun aksine çilli ve beyaz bir yüze sahipti ama gamzeleri yoktu. Çocuğun bu özelliğini hep imrenirdi ve dile getirmese de gamzeleriyle karşılaşınca nutku tutulurdu. Mavi gözlerine bakmaktan bahsetmiyordu bile.
"Annemlere söylemezsin değil mi? Bir daha izin vermezler sonra." Küçük kız ellerini kucağında birleştirip oynattığı parmaklarını izlemeye koyuldu. Aynı zamanda ayaklarını da dizleri acımasına rağmen sallandırıyordu.
"Valla ben söylemem ama