İstanbul’un hiç durmak bilmeyen kalp atışlarına eşlik eden korna sesleri ve bitmek bilmez bir koşuşturmacanın ortasında, Suadiye’nin nadir çınar ve erguvan ağaçlarıyla süslü caddesi, şehrin karmaşasına inat bir sükunet köşesi gibiydi. Damla, bu caddenin en zarif binalarından birinin önünde durdu. Cam kapıdaki yansımasına kısa bir bakış attı: Üzerine mükemmel oturmuş beyaz önlüğü, toplu saçları ve kendinden emin duruşuyla, buraya ait olduğunu her haliyle belli eden genç ve başarılı bir estetisyen.
Bugün, o sükunet köşesinde fırtınalar kopartacak önemli bir gündü. Kliniğinin kapısından içeri girerken, bugünkü son randevusunun kariyeri için bir dönüm noktası olacağını biliyordu. Milyonlarca takipçisi olan bir sosyal medya fenomeni olan hastası, sadece burun ameliyatı olmak için gelmiyordu; beraberinde getirdiği muazzam bir görünürlük ve itibar da getiriyordu. Bu operasyonun başarısı, Damla'nın adını İstanbul'un en aranan estetisyenlerinden biri yapacaktı.
Her şey planlandığı gibi mükemmel ilerliyordu. Steril, şık ve modern kliniği, başarının somut bir kanıtıydı. En pahalı ekipmanlar, en nitelikli personel ve her detayıyla kusursuz bir işletme... Damla, yıllar süren emek, özveri ve çalışmanın ardından nihayet kariyerinin zirvesindeydi. Oysa zirve, aynı zamanda en sarp yokuşun da başlangıcıydı ve o, farkında olmadan, her şeyin bir anda altüst olacağı o uçurumun eşiğinde yürüyordu.