Kitaplar Özellikler İletişim İndir
BİR İÇİM SU
Genel

BİR İÇİM SU

14Beğeni
164Okunma
1 Bölüm
1,922Kelime
10 dkSüre
08.10.2025Tarih
Otuzuna merdiven dayamış, ağırbaşlı bakkal Kadir'in hayatı, tezgâhı ile yalnız arkadaşı olan virane ev arasında sıkışıp kalmıştır. Kadir, kasabanın binlerce dedikodusuna kulak tıkamayı en iyi bilen adamdır; ta ki o güne dek.
Bakkalın kapısında oturan iki kadının fısıltıları, Kadir’in koca gövdesini bile sarsar: Yıllardır kimsenin uğramadığı karşısındaki o virane eve, sıradanlığı yadsıyan, tuhaf görünümlü bir yabancı gelmiştir.
"Meriç’in kızı" olarak anılan bu genç kadın, Kadir'in bütün savunma mekanizmalarını yıkıp geçecektir.
Kadir, bu yabancının sırlarını çözerek mi yalnızlığından kurtulacak, yoksa dedikodu çarkına düşüp yeni bir hedef mi olacaktır?
Bu kasabada, yalnızca bakkalın eski püskü tezgâhı sessiz kalabilirdi.
Bakkal Kadir ve Satanist tipli kız bizlere ne anlatmıştır….


1. Bölüm

Kasabada küçük bir bakkal vardı. Bakkalın kapısının önünde tenekeden yapılmış tabureler ve o taburelerin üzerinde oturan iki kadın. Kadınlardan biri koyu pembe, düz bir tülbent takmıştı; diğeri ise ucu oyalı bir yazma. İkisi de aynı duruşta oturuyordu: Kollarını karınlarına sarmış, göz göze, kafa kafaya vermişler, hararetle bir şeyler konuşuyorlardı.

Koyu pembe tülbentli kadın bir haber getirmişti.

“Dün öğlene doğru, Meriç’in kızı gelmiş diyorlar, duydun mu?” diye sordu karşısındakine.

Bu nasıl bir haberse, karşısındaki kadını yerinden sıçratıp heyecanlandırmıştı. Elinin tersini diğer elinin avucuna vurup heyecanla sordu:

“Deme kız! Kimden duydun?” dedi. Böylelikle, o bilindik dedikodu kazanı kaynamaya başlamıştı.

“Kız, nereden duyacağım? Buraya gelmeden Naciye ile karşılaştım da o anlatıverdi. Dün öğleden sonra pazara diye evden çıkmışlar. O yokuşu tırmanırken bir de ne görsünler? Tam karşılarında yokuş aşağı inen zottirik bir kız.”

“Deme!”

“Dedim kız. Daha dur, dinle! Bunlar, ‘Bu tipi bozuğun buralarda ne işi var,’ demeye kalmadan, yanlarından geçtiği gibi kolundan asılarak durdurup sormuşlar.”

“- Kimsin kızım sen, kimlerdensin?’ demişler,” diyerek hararetle anlatırken, karşısındaki kadın da onun hararetine karşı, yangına benzinle gider gibi gidiyordu:

“Amanın! Eeee!”

“Asıl siz kimsiniz ve önümü neden kesiyorsunuz, demiş. Sonra da konuşmalarına fırsat vermeden, önlerinden geçip havalı bir şekilde salınarak gitmiş.”

“Kız nereden bilmişler ya, Meriç’in kızı olduğunu?”

“Sen de onları bilmez misin? Şöyle birkaç adım peşine düşüp aslını astarını öğreneceklermiş ki, bir de ne görsünler! Kız yokuş aşağı inerken, aha şu ev var ya, rahmetli Pamuk Ayşe Teyze’nin evi, hah işte tam onun önünde durmuş.”

“Arkasında onu izleyenlere aldırış etmeden, basamakları çıktığı gibi kapıyı açmaya çalışmış. Aklı kıt! Kilitli kapı nasıl açılsın? Kapı açılmayınca teneke kapıya çat çat tekme atmaya başlamış. Herkes eli ağzında hayretle kalmış.”

“Kız deli miymiş neymiş?”

“Vallahi, her hal öyle gibi; ocaklardan ırak! Naciye de aynısını dedi. Hayret ettik, yanına da yanaşamadık. Amma yanındaki şu mor evde oturan Sevim var ya, hah, o işte, sese karşı koca gövdesini pencereden sarkıtıp bağırmış.”

“‘Bana bak kız! Kimsin sen? Ne diye bana emanet olan kapıyı tekmelersin?’ diye sormuş.”

“He, anahtarı ona verdiydiler. Sevim de ağzına geleni söyler.”

“Söylemiş zaten. Kız ona cevap vermeyince, ‘Kız kara yosma, geliyorum ama yanına!’ demiş.”

Kız korkmuş. Çökmüş kalmış basamaklara. Ağladı ağlayacakmış. ‘Meriç’in kızıyım ben. Bu evi gösterdiler bana. Yoksa yine mi yanlış geldim,’ diye ağzının içinde homurdanarak konuşmuş da öyle anlamışlar kim olduğunu.”

Anlatan kadın, arada yutkunuyor, nefesini dizginliyor; fakat hikâyesinin heyecanı kaybolmasın diye asla karşısındaki kadının tepkilerine müsaade etmiyordu.

“Tabii ya! Şaşırmazlar mı? Aynı senin gibi onların da ağzı böyle açık kalmış. Sevim, ‘Dur, bekle,’ diyerek anahtarları aldığı gibi hızla inmiş aşağı. Naciyeler durur mu? Onlar da pazarı

📖 Uygulamada Oku
App Store Google Play