1Beğeni
7Okunma
1
Bölüm
3,100Kelime
16 dkSüre
29.09.2025Tarih
bir görev...
bir ajan.....
bir örgüt lideri...
yıkılmış özgürlükler...
Türkiye'nin yönetimi karanlığın eline geçtiğinden beri herkes açlıktan ve susuzluktan ölmeye başlamış,zenginler daha zengin fakirler daha fakir olmuş, ve insanlar artık yiyecek almak için değil kendini korumak için parasını harcar olmuştu. insanların özgürlüğü,adaleti,eşittliği ve merhametini yitirdiği karanlık yeniçağda türkiyenin başkentinde akıncılar adında bir örgüt ortaya çıkar ve halkı savunur.
devlet ve zengin din adamları varlığını korumak amacıyla en güçlü 3 ajanını örgütün içine casus olarak yerleştirir. örgüt lideri savaş Bozkurt ile ajan anka kaderi örgütte çakışır. artık kartlar tekrardan dağıtılacaktır.
Artık ikisi de biliyordu: Devletin emirleriyle, kalbin istekleri aynı masada barınmazdı. Ve bu oyunda en büyük ihanet, aşkın kendisiydi.
(1) KARANLIK ARZULAR GÜÇLÜ SUÇLARA GEBEDİR
Başlangıç tarihlerini yazmayı unutmayın.
Bölüm müziği: Alex & Rus- dikaya l'vitsa
İyi okumalar
♟️
(Yıl 2135)
Kimsesizlik, bir gölge gibi peşini bırakmaz; ne geceyi ne gündüzü paylaşır. İnsanların arasında olsan bile sessizlik içinde yutulursun, varlığın bir eko gibi boşlukta kaybolur. Kollarını saran bir boşluk vardır, seni sıkmaz ama soğutur; bir yerde durursun, ama kimse gelmez yanına.
Sesin yankısızdır, düşüncelerin kendi içinde döner durur. Kimsesizlik, yalnızlığın çıplak gerçeğidir: dokunulmaz, anlaşılmaz ve her zaman içindedir. Ve en acısı, başkalarının varlığı bile seni tamamlamaya yetmez; çünkü kimsesizlik, kalbinde kendi kendine büyüyen bir odadır, penceresiz ve sonsuz.
Kulaklığımdaki müzik son ses çalarken öfke ile yumruklarımı boks torbasına vuruyordum. Şimdiye kadar yaşadığım tüm stres ve acıyı boks torbasından çıkarıyordum. Kesintisiz çalışmamdan dolayı şakaklarımdan çeneme doğru ter damlaları akıyordu. Kızıl saçlarım yüzüme ve enseme yapışmıştı.
Eldivensiz çalıştığım için parmak boğumlarım soyulmuş ve kanamıştı . Ama bunu umursamayıp sanki karşımdaki boks torbası değil de düşmanımmış gibi sert yumruklar atmaya devam ettim.
"Atakızı!" Duyduğum yüksek ses ile yüzümü buruşturup boks torbasını yumruklamayı bıraktım ve sesin sahibine döndüm.
Kulaklığımı da çıkarıp ona odaklandım. Sürekli neden dünya üzerinde onca kişi varken o? Diye sorgulamama ve arkadaş tercihlerimi gözden geçirmeme sebep olan dostum koşarak bana doğru geliyordu. Defne uzun Sarı saçlara sahip okyanus mavisi gözleri olan bir kızdı. Rus tipine ve Yunan burnuna sahipti. İlk gördüğünüzde onu Rus sanıyordunuz ama aslında türktü.
1.75 boyunda tatlı biriydi. İlk bakışta kimse onun içinde dedikoducu bir meraklı Melihat yattığını anlayamazdı. Elmacık kemikleri belirgindi ve dolgun dudaklara sahipti. Büyük göğüs ve kalçalara sahipti. Adeta bir Barbie filminden fırlamış gibiydi. Tesisteki tüm erkek ajanlar onun peşinden koşar, tüm kadın ajanlar ise onu kıskanırdı. Sıradışı bir güzelliğe sahipti. Çocuk ajanlar daima onu Barbieye benzetirlerdi.
Tesise geldiğim ilk gün defne ile tanışmıştım. Defne küçük yaşına rağmen oldukça dedikoducu bir kızdı bu sebepten herkes ile problem yaşardı. Bir gün dedikodusunu yaptığı kız ona saldırınca aralarına girip defneyi korumuş ve öteki kızı dövmüştüm.
Sonrasında kızla beraber ceza almıştım. O günden sonra ise defne benim peşimden ayrılmamıştı. Onu defalarca kovmama ve küfretmeme rağmen pes etmeyip bana daha çok yapışmış ve adeta onunla götle don gibi olmuştuk. Bildiğiniz kene gibi yapışmıştı.
En sonunda yanıma vardığında yorgunluktan hızlı hızlı nefes alıp veriyordu. Çok fazla koşmuş olmalıydı. Üstü baştan aşağıya ter içindeydi. "Anka. Ay-ay-ayten cadısı. Seni. Çağırıyor." Tüm cümleleri kesik kesikti ve her kelimede ağır nefes alıyordu. Onun bu haline göz devirdim. "Yine benden ne istiyor o çatlak karı?!"
Ayten bizim eski eğitmenimizdi. Bizi eğitirken çektirmedik eziyet bırakmamıştı. Tuvaleti diş fırçası ile mi temizletmedi? Kışın karları çakmak ile mi