"20 yaşındayım... Ve bu adamın elinden nasıl kurtulacağımı bilmiyorum."
Sessizliğin bile sesi olur bazen... Ben o sessizlikle çalıştım aylarca. Şirketin mimarlık departmanında stajyer olarak başladığımda tek amacım deneyim kazanıp bu şehirden çekip gitmekti. Sessizdim. Sıradan. Gölge gibi. Hiçbir dikkat çekmeden çalışıyor, günleri sayıyordum.
Ama hayat, planlarımdan hoşlanmadı.
Bir gün, üstüm olan mimar dosyaları alıp en üst kata—yani yöneticilerin bulunduğu o soğuk, ulaşılmaz kata—çıkmamı istedi. Ayaklarım geri geri gitti ama mecburdum. O kat, her zaman sessizdi ama o gün başka bir sessizlik vardı havada. Karanlık gibi, boğucu.
Dosyayı odaya bırakıp hemen çıkmak üzereydim ki... O an oldu.
Kapı açıldı.
Ve içeri o girdi.
Hayatıma bir kabus gibi çöken adam.
29 yaşında, buz gibi bakan siyah gözleriyle... Kolları dövmeli, kalın ve sertti. Saçları yandan tıraşlıydı; üst kısmını at kuyruğu yapmıştı. Güçlü, etkileyici ve aynı zamanda tedirgin edici bir havası vardı. Karşımda bir adam değil, bir tehlike gibi duruyordu. Şirketin asıl sahibi oydu. Patron.
Gözlerini üzerimden çekmeden yürüdü. Ben dosyayı masaya bırakıp çıkmak isterken o konuştu:
“Nereye... küçük fare?” dedi.
Donakaldım. Bir şey yapmamıştım. Gerçekten hiçbir şey yapmamıştım...
Ama o andan sonra ne kaçabildim... ne unutabildim.
Beni istemediğim bir dünyaya çekti. Kaçtıkça daha çok sardı etrafımı. Evine... kalbine... karanlığına...
Ben ise her geçen gün daha çok kayboldum.
Rüzgar Tanbur
29 yaşında
Mafya lideri
Mimar
197 boyunda
Ferima Doğan
20 yaşında
Stajyer
165 boyunda
Taslakta duruyordu silinmesin dedim yayınladım bende