Selaaaam fıstıklarım!!!!
Bu kitabı ilk başta Wattpad'de yayınladım ki hâlâ duruyor. Tek sorun kitle kazanmak. Ve bu kurgumun havada kalmasını asla istemediğim için şansımı burada da denemek istedim. Destek olursanız çok sevinirim. 💖
Bu kitapta: Argo, psikoloji bozukluğu, şiddet, hap kullanımı (her açıdan), intihar çok sıklıkla olacaktır. Kitapta geçen hiçbir olay teşvik etmiyor. Yetişkin okurlar içindir.
Bu bölümde karakterimizin beş yıl öncesi anlatıyor. Nasıl kapandığını dair, kısa bir bölüm. Diğer bölümden itibaren bes yıl sonra olan olaylar okunulacak.
Her şey tamamsa kurguya geçelimmmmm.
Kitaba başlama tarihinizi buraya bırakabilirsiniz.
DELİRMEK GÜZELDİR 💊
Uykularınızı kaçıran şeyler; düşünceleriniz mi, yoksa korkularınız mı?
18 Ağustos 2020
Genç kız, her şeye rağmen akşam başını yastığa huzurla koyuyor, sabah ise aynı şefkatle çıkıyordu yatağından. Köpek kulübesini andıran o minik evinde iki yıldır kalmak zorundaydı. Kaçıyordu, herkesten köşe bucak kaçıp saklanmaya çalışıyordu.
Evinin hemen yanında ise samanlık vardı. Her gün atları besliyor, daha fazla delirmemek için onların üzerine binip sadece ayaklarının götürdüğü yere doğru koşuyorlardı.
Gün doğmuştu. Evinin kapısını aralayarak dışarıya adım attı. Güneşin verdiği o sıcaklık, kızı yakıp kavuruyordu. Gerindikten sonra etrafında çiçeklerde göz gezdirdi.
Çiçekleri pek sevemese de solmalarını asla istemiyordu. Çünkü buradaki tek arkadaşıydı o çiçekler. Bir de samanlıkta duran atları. Atlara yemeklerini vermeden önce karnının guruldadığını hissetti.
Ev de suyu da vardı, elektiriği de. Şu anda bulunduğu ev, çok sevdiği bir amcasının eviydi. Öz amcası değildi, annesinin arkadaşıydı sadece. Ancak birbirlerini baba kız kadar sevdikleri için kaçmasına yardım etti. Faturalarını o ödüyor, yiyecekleri o gönderiyordu. Sahipsiz bir şekilde asla bırakmıyordu.
Elini yüzünü yıkadıktan sonra mutfağına doğru gitti. Dolaptaki yeni gelen erzakları eline alarak tezgahın üzerine koydu. Bıçağı eline aldıktan sonra duymaktan en nefret ettiği kişinin sesini duydu. Babasının.
"Mısra," dedi, ufak bir sesle. Kız arkasını bile dönmek istemedi. Elindeki bıçağı daha çok kavradı. "Mısra." Bu sefer arkasını döndü. Babası masasındaki bir sandalyeye oturmuş arkasına yaslanmıştı. "Mısra."
Mısra bunlara alışıktı. Ne zaman huzurla uyansa, babasını görüyordu. Ağır travma geçirdiğini ve eskiden psikoloğa gittiği için yan etkilerinin olduğunu düşünüyordu. Gerçekten deliriyor muyum, sorusuna kendisinin bile verebileceği bir cevap yoktu.
"Git," dedi Mısra. Ellerini zemine koyup destek almaya çalışarak. Babası kızın her gününü mahfediyor, uyanıkken bile kabus görmesini sağlıyordu. "Pişman değilim." Mırıldanmasını kendisi bile duymasa da onun duyduğuna emindi.
Yere çömelerek kulaklarını kapattı, bıçak hâlâ elindeydi. Gözlerini sımsıkı yumarak bunun bir hayal olduğunu defalarca kendine hatırlattı. Unutmak istiyordu, onu bir daha görmek istemiyordu. Daha önemlisi de delirmek istemiyordu.
"Mısra," dedi adam yanına gelerek. Sesi yankılı ve bir o kadar ürkütücüydü.
Yavaşça gözlerini araladı. Karşısında onunla dalga geçen adamı öldürmek istiyordu.