Sevgiye inanan, en çok da inanmak isteyen herkese...
Gözlerimi açıp -yeni uyandığım için- bulanık görüş açımı umursamayarak gözlerimi odamda gezdirdim. Ardından iç çekerek telefonumu elime alıp saate baktım.
Harika! Daha derse iki saat vardı. Biraz daha uyuyabilirim...
"Deniz! Kalk hadi, kahvaltı yapalım."
Yakın arkadaşım, aynı zamanda da ev arkadaşım Ekim'in sesiyle kendime geldim. Gülümseyerek yataktan kalktım. "Kahvaltı hazırladın demek bana!"
Ekim'in sesi geliyordu mutfaktan, gülüyordu. "Sana değil, bize."
Mutfağa koştum heyecanla. "Olsun! Ben de varım işin içinde." Hemen masaya oturdum.
Ekim gülerek karşıma oturup çatalını eline aldı. "Bugün benim dersim yok. O yüzden evdeyim."
"Anatomi var." dedim ben de dudağımı büzerek. Ekim güldü. "Doktor olmayı sen seçtin. Üşenmek yok hadi ye şunu menemen soğuyacak."
Hemen kahvaltımı yapıp odama girdim. Telefonumdan bir şarkı açıp şarkıya eşlik ede ede dağınık halde duran dolabımı karıştırdım. İçinden pembe bir kazak, bol, açık mavive kot bir pantolon çıkardım. Kıyafetleri heyecanlı heyecanlı üstüme geçirdikten sonra mutfağa gittim.
Bulaşıkları falan halledip bu sefer oturma odasına geçtim. Ekim koltukların birinde yayılmış televizyon izliyordu.
"Geleceğin veterinerine de bak. Yayılmış televizyon izliyor. Finallerine mi çalışsa acaba?"
Omuz silkip kanal değiştirdi. "İstemiyorum ya..."
"Sana gelecek o yavru kedi ve köpekler... Acıdım şimdiden."
Kolunun altındaki yastığı bana fırlatınca gülerek ona geri attım.
"İki ders var sadece. Aa bir de pratik derslerim var. Sonrasında hemen geleceğim. Ha bir de akşam maç var ya kulüp izlemeye çağırıyor. Ama bence biz evde izleyelim. En son kafenin sahibi bizi kara listeye almıştı." Güldüm. Ekim de güldü.
"Tamam dersten sonra gel de maç menüsü hazırlayalım."
Maç menüsü eşittir dünyanın en büyülü hamburgeri! O turşulu sos, sarımsaklı mayonez, mükemmel köfte...
Her seferinde de aynı tadı yakalıyoruz!
"Ders boyunca bunu düşüneceğim Ekim, teşekkürler. Neyse çıkıyorum ben, görüşürüz!"
"Görüşürüz!"
Evden hızla çıkıp bir otobüse bindim. Kulaklığımı takıp boş yerlerden tekli olana oturdum. Bir yandan ailem ve arkadaşlarımdan gelen mesajlara cevap verirken öbür yandan da içimden halay çekiyordum. Telo Telo Telo Can!
◖
Sonunda son derece yorucu olan derslerim bitince bu bölümü seçtiğim zamana tam lanet okuyacaktım ki vazgeçtim çünkü hala bölümü seviyorum. O da beni seviyordur bence ya. Oysa herkes öldürür sevdiğini...
"Deniz, yeni kafe açılmış. Hadi oraya gidelim." Bölümden arkadaşım Sevim'e nazikçe gülümsedim.
"Ay yok ben yorgunluktan bayılacağım şurada. Eve gidip dinlenmek istiyorum."
"Ee akşam geliyorsun ama değil mi? Derbi var derbi!" Bu sefer hem kulüp hem de bölümden arkadaşım olan Uğur arkadan koşarak bana yetişti.
Dudağımı büzüp başımı olumsuz manada sallayınca üzüntüyle bana baktı. "Ekim de yok o zaman. Sen de yoksun. Gol olunca kimi