Keyifle Okuyun...
Duru'dan...
Babam, annem felç geçirdikten sonra okulu bıraktığım için, okula dönmem konusunda sürekli bana baskı yapıyordu. Ben ise annemi bakıcılara bırakmak yerine her anında yanında olmak her şeyiyle onunla ilgilenmek istiyordum. Annem babamla ayrıldıktan sonra benim tüm dünyam olmuştu. Şimdi sanki kimsesiz gibi annemi başkasının ellerine bırkamak vicdanıma büyük bir yük bırakıyordu. Bakıcılar kötü demiyorum gerçekten bunu hakkıyla yapan çok insan vardı ama ben annemi kendim bakmak istiyordum. Ancak babamla bu konuda ters düşmüştük. Hakkı olarak beni düşünüyordu ama ben aldığım karardan bir adım geri atmıyordum. Bu da aramızda büyük sorunlara yol açıyordu. Aramızda ki mesafe daha da büyüyordu. Artık bu konuyu sürekli babamla tartışmaktan bıkmıştım. Sonuç elde edemeyince de kapıyı sertçe çarpıp gidiyordu.
En son dün akşam yine gelmiş her zaman ki tartışmalarımızdan birini daha yapmıştık.
Babam otoriter ve tok bir sesle " Duru annene bakıcı ayarladım böylece üniversiteye devam edebilirsin."demişti.
"Hayır baba! Ben annemi bakıcılara bırakmam! Sana bunu kaç kere söyledim. Bıkmadın mı benimle bu konuda tartışmaktan." Babamın yaptığına inanamıyordum. Bu sefer çok ileri gitmişti. Tüm diretmelerime rağmen bakıcıyı bana sormadan bakıcı ayarlamıştı. Gerçi sorsaydı da reddedecektim.
Okulunu bitirmek istemiyor musun? " Çok istiyordum elbette. Benim de annemin de en büyük hayaliydi okulumu bitirip mesleğimi elime almakdı. Ancak annem iyileşene kadar hayallerimi bir köşeye bırakmıştım.
"Tabiki istiyorum. Ama önce annem iyileşsin, ondan sonra okula devam ederim" Kesin bir dille deyip babamı yine reddettim.
"Kızım annen yüksek tansiyon nedeniyle felç geçirdi. Bir daha hiç iyileşemeyebilir. Seni doğururken bile onu neredeyse yüksek tansiyonu yüzünden kaybediyordum. Bu yüzden, ondan sonra da zaten annen başka doğum yapamadı. Ona birşey olma riskini göze alamadım." Babamın her zamanki yaptığı ikna çabaları boşunaydı.
"Ölme riskini göze alamadın ama annemi bırakıp gittin" Sesim oldukça alaylı çıkmıştı.
"Bunun sebebini çok iyi biliyorsun" Babamın kalın siyah kaşları çatılırken iyice gerilmişti. Yüz kasları seyirmeye başlamıştı.
" Biliyorum, annem sana çok istediğin erkek çocuğunu hiçbir zaman veremedi. Bulduğun ilk bahaneyle aşık olup evlendiğin kadından ayrıldın." Söylediğim her kelime babamın daha çok gerilmesine sebep olmuştu. Haklı olduğunu ispatlamaya çalışırcasına " Bu doğru değil" dedi sesini yükselterek.
"Çocuk yaşta beni suçluluk altında bıraktın. Lanet olası ihale dosyalarını oyun oynarken ateş yakmak için kullandım. İhaleye giremedin ortakların seni ortaklıktan çıkardı. Bugün varlığın iki katı olabilirdi. Senin için varsa yoksa para, biz hiç önemli olmadık. Annem seni nasıl sevebilmiş hayret ediyorum." Hissettiğim kızgınlıkla sözlerimi ardı ardına sıralamıştım. Ortam iyice gerilmişti. Deyim yerindeyse babam burnundan soluyordu.
"Duru!!! İleri gidiyorsun!"
"Haklıyım biliyorsun. Bilmediğin bir şey söyleyeyim mi?" Babam ne demek istediğimi anlamak