Kitaplar Özellikler İletişim İndir
DİŞ DOKTORU
Gençlik

DİŞ DOKTORU

2Beğeni
5Okunma
1 Bölüm
1,217Kelime
6 dkSüre
29.09.2025Tarih
UYARI!!! Bu romanda, reşit olmayanların madde kullanımından bahsedilmektedir.

1. Bölüm: İlk Seans (Merve Saylan - 10 Eylül 2023)

Bazı insanlar karanlıktan korkar, bazıları yükseklikten. Ben mi? Ben de diş doktorundan korkuyorum. Evet, on altı yaşında olduğumun farkındayım. Ancak o koltuğa oturduğum anda, burnuma gelen antiseptik kokusuyla birlikte kalbim resmen durur. Diş doktorlarının o abartılı derecede beyaz önlükleri bana hiç güven vermez. Sanki içlerinden biri beni az sonra öldürecekmiş gibi hissederim. Ancak bugün gitmek zorundayım. Çünkü dişim ağrıyor, annem çürüklerin kendi kendine geçmeyeceğini söylüyor ve artık kaçacak yerim kalmadı. Mavi kazağımı giydim. O bana kendimi güvende hissettiriyor. Bir tür zırh gibi. Evden çıkmadan önce aynaya baktım. Bu sadece bir kontrol, belki de çekilmesi bile gerekmez. Kendimi kandırıyorum. Çünkü içten içe o koltukta beni öldüreceklerini biliyordum. Annemle kliniğe vardığımızda tabelada “Uzm. Dt. Yiğit Aksoy” yazıyordu. İsim tanıdık değildi. En azından şimdilik. Bekleme salonu sakindi. Beyaz-mavi tonlarla döşenmiş, ferah ama fazla sterildi. Tüm bu sakinliğin içinde ben yok olmayı diliyordum. Ancak hayat dediğin şey işte tam da burada başlıyor. Korkularınla yüzleştiğin yerde. Dergiler çok sıkıcıydı. Bu sırada beyaz önlüklü biri bize yaklaştı. Yüzünde içten bir gülümseme vardı ama bu beni rahatlatmadı. Aksine o gülümsemesinin arkasında, az sonra ağzına matkap sokacağım gibi bir tehdit gizliydi. -Merve Saylan? İsmimi duyunca yerimden kıpırdamadım. Annem dirseğiyle dürttü. -Kalksana kızım, sıran geldi. diye fısıldadı. Sandalyeden kalkarken dizlerim  hafif ama rahatsız edici bir şekilde titredi. İşte ölümüne yürümek tam olarakta böyle bir şey olmalıydı. Yavaş, kararlı ama kaçınılmaz. Beni karşılayan kişi aslında doktor değildi, asistanmış. -Ben Fatih. Röntgeninizi alacağız önce. Sonra da muayene. Röntgen mi? Demek önce beni ışınlarla hipnoz edecekler. İçimdeki korku büyüyordu. Dar bir odaya girdik. Duvarda garip bir makine vardı. Başımı sabitleyen, çenemi tutan, metal parçalarla dolu bir makine. Fatih dikkatlice yönlendirdi. -Çenenizi buraya yerleştirin… Tamam, şimdi hiç kıpırdamayın. Sadece birkaç saniye sürecek. Kıpırdamamam gerekiyordu ama aklımda çok fazla düşünce hareket halindeydi. Ya bu aptal makine bozulursa? Ya çenem kırılırsa? Ya aklımdan geçenler de okunursa? Gözlerimi kapattım. Derin bir nefes aldım. O anda, camın arkasından bir çift yeşil göz bana baktı. Soğuk ama dikkatle. Yargılayan değil, anlayan. Bir anlığına zaman durmuştu. Röntgen çekimi bittiğinde, Fatih nazikçe beni şu aptal makineden uzaklaştırdı. -Aferin, iyi dayandın. Gülümsemesine karşılık vermeye çalıştım ama olmadı. Dayanmak ne kelime. Az önce içimden tüm sinir sistemim geçti sanki. Koridora çıktığımızda annem hâlâ bekleme salonundaydı. Fatih bir dosyaya röntgeni yerleştirdi ve başıyla başka bir odayı işaret etti. -Yiğit Bey, sizi şimdi alacak. Bu isim kalbimde tuhaf bir ağırlık bıraktı. Sanki tanımadığım birini çok önceden rüyamda görmüşüm de şimdi gerçekte karşıma çıkacakmış gibiydi.
📖 Uygulamada Oku
App Store Google Play