Kitaplar Özellikler İletişim İndir
Düşmüş Yıldızın Kızı
Fantastik

Düşmüş Yıldızın Kızı

2Beğeni
5Okunma
2 Bölüm
3,361Kelime
17 dkSüre
23.10.2025Tarih
"Elveth'te başlar sesin. Kanla yazılmış, gözyaşıyla okunmuş bir kadın seni bekler."

Bir han.
Bir taş.
Ve geçmişe gömülmüş bir isim: Elestia.

Mireya, sıradan bir çiftçi ailesinin kızı olarak büyüdüğünü sanıyordu. Ta ki babasının ölmeden önce ona bıraktığı bir kitap, onu Elveth adlı sisli bir kasabaya sürükleyene kadar.
Elinde Lunareth taşlı bir bilezik, zihninde çözülmeyi bekleyen bir rüya, kalbinde ise kimliğini sorgulatan bir ses vardı.

Ancak bu kasaba, yalnızca sessizliğin değil, aynı zamanda gölgelerin de diliydi.
Onu gözleyenler vardı.
Bekleyenler vardı.
Ve korkanlar...

Ya o bir efsanenin yeniden doğmuş hâliyse?
Ya düşmanın, karanlığın sessiz adımıysa?
Ya da ölümsüz bir aşkın sabırla beklenen hesaplaşması?
Düşmüş Yıldız, ihanetin gölgesinde kalan bir halkın, uyanışa çağrılan kadim bir ruhun ve zincirlenmiş kaderlerin ve güçlü bir aşkın hikayesidir.

Giriş

Bundan yüzyıllar önce henüz hiçbir gezegen var olmamışken sadece boşluk vardı. Yıldızlar, enerjisel sarmallar ve daha farklı gizemlerle iç içe olan boşluğun sonsuz denizinde süzülürken; evrenin diğerlerinden farklı bir yıldızı, en tepede tüm zarafetiyle parlar, sessizce varlığını sürdürürdü. Yvrenis adlı bu yıldızın, evrendeki yaşama eşlik eden diğer yıldızlara nazaran tek farklı özelliği güçlü parıltısı, güzelliği değildi. Ondan yayılan muazzam kudretteki gücüydü. Işığı, merak uyandırıcı gizemi ve tarihiydi. Huzurlu evrenin en parlak yıldızı yine o evrenin hem göz bebeği hem de sırlarla dolu karadeliğiydi.

Derken evren sakin ve huzurlu bekleyişinden çıkmaya karar verdi. Evrenin sonsuz boşluğunda yaşanan sarsıcı bir patlama sonucunda tüm düzen değişti. Evrende yaşayan birçok yıldız yok oldu. Yvrenis de o düşen yıldızlar arasındaydı.

Patlama sonucunda, eskiden sadece yıldızlara ve diğer gizemlere sahip olan evrenin artık top büyüklüğünde gezegenleri vardı. Bunlardan biri Beyaz renkli, mor ve mavi çizgili gezegen Noctharra’ydı. Evrenin düşmüş ya da kaybolmuş incisi Yvrenis’in yerine geçmeye aday olan bu gezegende bir asır sonra ilk yaşam enerjisi hissedildi. Onun peşini diğerleri takip etti. Sonunda Noctharra insanların yaşadığı, evrenle iletişimi kopmuş, nerede yaşadıklarını bilmeyen, evreni tanımayan insanlarla dolu yaşam alanı olan bir gezegen oldu.

Zaman değişti, yer yüzü yer değiştirdi.

Mevsimler gelip geçerken, Noctharra yaş alırken insanlar arasında doğaya aykırı, sonu gelmeyen kan dökümüne yol açan bir hadise yaşandı. Yaşanan bu hadise korkunun doğurduğu kanlı geleceğin ve büyük bir savaşın sadece bir tanıtımıydı.

Noctharra’nın rengi artık kan kırmızısıydı. Ve içinde yaşayanlar ikiye ayrıldı. Biri ilk yerleşen insanlardı.Kendilerini bu gezegenin efendisi, sahibi sandılar.

Diğerleri ise insanların aynısı ama aynı zamanda onlardan çok başkaydı. Aynı görünüyorlardı ama insanlar doğayı katlederken onlar doğa ile dost olup, doğanın rızasıyla doğa için doğaya hükmediyordu. İnsanlar hayvanları avlıyor, evcilleştirip tutsak ediyor, doğal yaşam alanlarını tahrip ediyorlardı, onlar ise hayvanların güvenini kazanıp, suretlerine bürünüyordu.

İnsanlar korkunun arkasına saklanıp cinayet işliyor, av yapıyorken; onlar sadece yaşatmak istiyordu.

Noctharra’da onlar, İnsanlara göre aykırı, iblis, menfur pisliklerdi. Doğa’nın evrenine göre ise Ay’ın Ve Doğa’nın Çocukları… Bir başka deyişle Thelmyr ırkı.

Thelmyr’ler, aralarında bir zamanlar dostları olan insanların kıyımından sadece canlarını korumak için kaçtı. Kaçtıkça yoruldular, bıktılar, güçleri kalmadı.

İnsanlar sadece gezegenin tek hakimi olmak istiyor, bu amaçla yeryüzünde yayılmış, saklanarak yaşayan her Thelmyr’i bulduğu yerde katlederken, Noctharra’nın bir ucunda, zulümden kaçan bir başka grup Thelmyr’in arasından bir umut doğdu.

İlk önce bir kahinin rüyasında görünen bu umut Noctharra’da ki Thelmyr’lerin kaderini değiştirecek, insanlar ile Thelmyr’lerin arasında ki tüm dengeleri alt üst edecek yegane güçtü.

Evrenin oynadığı en güçlü hamlesi, en nadide incisi.

Gücünün kaynağı, büyük patlamadan önce evrenin incisi