Kitaplar Özellikler İletişim İndir
EMANET KALP
Dram

EMANET KALP

11Beğeni
99Okunma
27 Bölüm
70,903Kelime
5 saat 55 dkSüre
26.09.2025Tarih
Sırlar geçmişinde ihanetinin en acısını sırtında taşıdı. Kalbinde taşıdı... Aklında taşıdı.

"Sen bana yalan söyledin Çağrı! Sen benim canıma kıydın, ölüme terk ettin! Sen benim hayallerimdeki aşkı çaldın Çağrı! Sen benim kardeşimi vurdun, Mehtap'ı sen vurdun! Senin yüzünden bir hayata, bir cana kıydım ben! Ellerim kan içinde anlıyor musun, kan içinde! Senin yüzünden iki yıl boşuna hapis yattım. Bunun bedelini kim verecek Çağrı? Onca acının bedelini kim ödeyecek söylesene bana? Onca yalanın içinde tek doğrum vardı benim... Seni sevmek... Ben artık seni bile sevemiyorum... Sen bana ihanet ettin. Sen bana kıydın, intikam mı almak istiyorsun?" Dedi öfkeyle konuşurken.

Yanında getirdiği silahı çıkarıp daha sonra Çağrı'ın titreyen eline ağır cezasıymış gibi bırakırken kendi kalbine doğru hizalarcasına nişan aldırttı.

Çağrı eline koyulan silahı görür görmez kanı çekilmişe dönerken şaşkın ve acıyla yeşillere baktı.

Yapma der gibi acıyla karışık hüzünle gözlerine yalvarırcasına baktı. Her şeyi hak ediyordu. Bu zamana kadar yaptığı kötülüğün bedelini şimdi çok ağır ödüyordu.

Sevdiği kadın ödetiyordu...

Hera, güçlü ve dik duruşuyla kalbine isabet edilen silahı kalbine daha çok bastırıp "İntikam öyle değil böyle alınır." kararlı gözlerle tetiği hiç korkmadan çekti.

Etrafta yankılanan sesle anında buz gibi titredi Çağrı. Elindeki silahı ölü gibi tutuyordu, daha doğrusu tutamıyordu bile. Sevdiği kadının eli elinde olmasaydı eğer çoktan yeri boylamıştı.

Hera tetiği çektiğinde öldüğünü sanmıştı ve korkarak ardından gözlerini sıkıca yummuştu. Gözlerini açmaya korkuyordu. Sevdiği kadını kanlar içerisinde görmeye cesareti yoktu.

YIKIM

1.BÖLÜMYIKIM
Emanet, bir kalp ise... Ona gözün gibi bakacaksın, gözün gibi seveceksin. Çünkü o bir kalp kırılır, parçalanılır... 
Benim emanetimi niye kırdılar neden parça pencik ettiler? Neden...
Neden bu intikam! Neden bu ihanet! Sev işte ya, sev. Ya da sevme bırak! Neden ihanet ettiği halde kalbimi geri istiyor? Ben ona kalp veremem ki bir daha... İncindim, sapladın hançerini.
Beni, kendine ne güzel mahkûm etmiş öyle... Ne güzel bakıyordu bana? Ne güzel seviyordu? Bir gülüşü vardı. Bir gülüşü...
Bu gülüş, kalbimi öldürdüğü gülüştü...
Bu gülüş, hayatımı altüst eden şeytani gülüştü...
Hayatımdan bir daha âşık olma şansını alan nefretle gülüştü...
Bu gülüş, hayatımın pahalısına dair unutmayacağım acılı gülüştü...
Gözyaşlarım sel gibi aktı gitti. Hıçkırıklarım boğazımda dizildi. Kalp ağrım ciğerimi deldi. Sesim, tüm çığlıkları delip geçti. Ayaklarımda derman kalmayınca denk koştum.
Koştum sadece...
Durmadan, yılmadan, yorulmadan koştum. Bir dağ gibi yıkıldım. Koskocaman bir dağ gibi yıkıldım...
Kalbimde meydana gelen yıkım, dağların çöktüğüydü. Bir depremin enkazındaydım sanki. Herkesten, her şeyden uzaklaşmam gerekiyordu. Nefesim yüzüme vururken aklımda bir tek yer vardı. 
Herkesten uzaktan bir yer... Kimseyi göremeyeceğim tek yer karanlıkların ardıydı. Artık kimseye tahammülüm kalmamıştı. 
Bir süre sonra koşmayı bırakarak dizlerimin üzerine ellerimi koydum. Kalbimin hızı eskiye dönerken başımı karşıya doğru kaldırdım. 
İşte benim sonum... Her şeyin son bulacağı yer.
İçeriye geçtiğim gibi merdivenlerden çıktım. Kendimden emin bir şekilde kapının yanındaki memura baş selamı vererek kapıyı tıklattım. İçerden 'Gel!' komutunu duyar duymaz kapıyı açıp içeriye buyurdum.
Bakışları beni bulunca buyur kızım dercesine hafif gülümsedi. Boğazım düğüm düğüm olmuştu. Saniyeler bana bir asır gibi gelirken kendimi sakinleştirdim ve dudaklarımı ağırca araladım. 
"Bir ihbarda bulunacaktım Komiserim?" dediğimde bana dikkatlice baktı ve dinlemeye başladı.
"Söyle kızım?"
"Ben bir cinayet işledim. Ben bir adamı vurdum Komiserim. Cezam neyse çekmek istiyorum. Şahitlerim de var. Orada işlediğim cinayetin kamera görüntüsü de cebimde. İsterseniz size onu gösterebilirim?"
Bana şaşkın gözlerle bakıp anlamaya çalıştı.
Evet, benim tek güvendiğim yer artık burasıydı. Kalbimin karanlığı burada hapsolacaktı. "Kızım bu büyük bir itham. Emin misin? Bak, akıllı bir kıza ben..." sözlerini keserek cebimdeki kamera görüntülerini kopyaladığım flash belleği çıkartarak Komiserin önüne koydum.
Belleğe bakıp ardından tekrar bana baktı. Tereddüt etse de bilgisayarına taktı ve izlemeye başladı. 
Benim hıçkırıklarımla beraber ateş sesi odada yankılanınca gözlerimi sımsıkı kapattım. Sanki o anı yeniden yaşıyordum. Bedenim titremeye başladı, tüylerim ürperirken sesler bir anda kesildi.
"Orhan buraya bak, koçum?" diye seslendiğinde içeriye Orhan denilen polis girdi. Baş selamı verip bekledi. "Kızı nezarethaneye koy daha sonra mahkemeye sevk edilecek." diye komut verdiğinde başıyla onayladı. Ardından da kelepçeler bileklerime takıldığında bayılacak gibiydim.
Her şey bitmişti işte... Buraya kadarmış özgürlüğüm... Ellerim kelepçeli odadan çıktığımızda yüzümü yere eğmiştim. Aşağıya indiğimizde nezaretlerin
📖 Uygulamada Oku
App Store Google Play