Müzik Önerisi: Sar Zamanımızı Geriye - Amo988♪
Gri Kenti'nin yöneticisi Elenî, ne hayatta kalanlardan şanslı, ne de yeniden ikinci yaşamına başlayanlar kadar kararsızdı.
“...Astrá ve Venûs... Muhafızlar size emrediyorum: Bu bildiri bu saatten itibaren tüm birimlere dağıtılacak."
Astrá ve Venûs, ikinci hayattaki cennet ile cehennemlerdi. Araf ise, GRİ'nin topraklarındaydı. Karma ve rezonans, ikinci hayatın yeniden nasıl şekillendiğiydi, her şey farklı olabilirdi.
Elenî, ihtişamın vücut bulmuş hâli gibiydi, uzun gri saçlarının ardında yatan ışıltılar, tüm Dünya'nın geleceğindeki cennet ile cehennemdi âdeta. Adımları yerleri sarsacak türdendi, herkes O'nun yanında küçücük kalmış hissetmekten kendini alıkoyamazdı. İnkâr edilemez bir gerçekti, ona karşı cüret etmek zordu; hem de çok tehlikeliydi.
Gri... Gri rengi, burada her yere hâkimdi, ölümden sonraki olan bu durak, korkutucu ve ürperticiydi. Ne yeşili, ne mavisi bu renkten üstün olamıyordu bu topraklarda, okyanus dahi griye teslim olmuştu. Çarşaf çarşaf serili bitkiler bile çoğu yerde renksizdi. Küçük kıyametin izleri büyüktü. Her şey, herkes gibi zehirlenmişe benziyordu artık! İkinci hayatına başlayan milyarlarca insan, bu topraklarda yeniden bir hayata başlamıştı.
Taş duvarlarla çevrili, yarı karanlık zindanda bir adam tutsaktı. Yönetici Elenî'nin talimatlarını bekleyen askerler, gelecek talimata göre hareket edeceklerdi.
“Tutsak Charlie'nin ellerini zincirlerden çözün." bunu söylerken sesindeki ton, kadının ruhunun yansıması gibiydi, çok sertti.
Zindanda öyle bir ortam yaratılmıştı ki, Charlie günlerdir yine bir ölüden farksızdı. Zincirlere vurulan bedeni, ruhunu günden güne çürütmüştü, geçmişin izlerini hiçbir yerde bulamıyordu, hafızası neredeyse tamamen tükenmek üzereydi Charlie'nin.
Vücudundaki açık yaralardan hâlâ kan damlıyordu, ne için bu bedeli ödüyordu bu adam?
Elenî, o zindandan içeri tüm varlığının kudretiyle girdiğinde, tutsağı yine sırtından aşağı inen o tuhaf ürpertiyle titremişti. Bu kadını güçlü kılan da neydi? Herkesi dize getirecek tek kişi O'ydu bu koca yerde. Gözlerini hafif de olsa biraz daha açtığı anda, O'nu görmenin verdiği korkuyla nefesi kesilir gibi oldu Charlie'nin. Kadın... tüm övgüleri üzerinde taşırcasına bir güzelliğiyle giderek O'na yaklaştığı sırada, nereye kaçabilirdi Charlie.
“Şimdi... seninle ufak tefek bir oyun oynayacağız Charlie." bu kelimeleri şakalaşırcasına bir üslupla söylemişti kadın.
“...sizin... benimle sorununuz ne madam?" diyebilmişti sesine yansıyan korkulu ifadesiyle. Ve ekleyerek “...sen benim canımı acıtıyorsun, beni öldürüyorsun." diyerek kekelercesine nefesini bırakmıştı adam.
Tuhaf... Ürkütücü ve bir o kadar da dehşet dolu geçen dakikalardan sonra, ikisi de birbirinden gözlerini çekebilmişti. Elenî, yaptığı bir hamleyle güçsüz kalmış adamın suratını duvara yapıştırdı, adamın kavradığı çenesini tüm gücüyle sıkıyordu, uzun tırnaklarıyla az kalsın O'nun suratını parçalamak istermiş gibi görünüyordü. Gerçekten isteseydi, bunu yapabilirdi Elenî. İkinci hayat, yeni bir hayattı, bazı kör karanlık sırlar, uykusundan uyanmayı bekleyen bir dev gibiydi, zamanı geldiğinde... belki