Kitaplar Özellikler İletişim İndir
flowers hill
Paranormal

flowers hill

0Beğeni
0Okunma
1 Bölüm
1,014Kelime
5 dkSüre
08.10.2025Tarih
çiçekli tepe malikanesi sizi bekliyor.. unutmayın çiçekler sadece cesetlerin kokusunu bastırır

çiçekli tepe 🌹🥀

Bölüm...

Sis, Londra sokaklarını boğarcasına sarmıştı. Kömür dumanı havada asılı kalmış, sokak lambalarının ışığını bulanık bir perde gibi yutmuştu. Clara Whitmore, eski bir binanın taş merdivenlerinden yavaşça indi. İnce parmakları, elindeki kitap çantasını sıkıca kavrıyordu. Tıp okulunu bitireli birkaç ay olmuştu ama hâlâ iş bulamamıştı. Her kapıyı çaldığında, her

“yardım edebilir misiniz?” dediğinde aldığı cevap aynıydı:

> “Tıp mı? Sen bir kadınsın, Clara Hanım. Kadınlar doktor değil, hasta olur.”

Bu cümleler, gün geçtikçe içindeki ışığı biraz daha söndürüyordu. Ama Clara, annesinden aldığı öğüdü hiç unutmuyordu:

> “Pes etme sen ileride kontes olucak kişisin ”

Evet, o bir kontesdi.Ama düşmüş bir kontes.Anne ve babasının ölümünden sonra, hırçın ve cimri halasıyla yaşamaya mecbur kalmıştı. Hala, geçmişin şatafatını unutmamış bir kadındı

— fakat cömertliğini yalnızca kendine saklıyordu.

O akşam Clara eve döndüğünde, salonun ışıkları yanıyordu.Halası pencerenin önünde oturuyor, elinde gümüş bir tespih gibi parlayan kolyesini çeviriyordu.

> “Yine parasızsın” dedi kadın, sesinde iğne gibi bir küçümseme vardı.“Bir Whitmore olarak dilenmek yakışmıyor. Neyse ki senin için bir talip buldum.”

Clara, öfkeyle başını kaldırdı.

> “Beni… satmak mı istiyorsunuz?”

Kadın soğukkanlılıkla tebessüm etti.

> “Evlendirmek, Clara. Bir kontesin yapması gerekeni yapmak.”

O an Clara, bu evde artık nefes alamayacağını fark etti. Odadan çıktı, bavulunu aldı, dolabın dibinde kalan son birkaç sikkeyi cebine koydu. Sonra eline sabah aldığı gazeteyi aldı.Üzerinde, kalın harflerle yazılı bir ilan vardı:

> “Çiçekli Tepe – Doktorlar Aranıyor! Yüksek Ücret. Gizlilik Esastır.”

Altında küçük bir not vardı:

> “Cesareti olanlar başvursun.”

Clara, titreyen parmaklarıyla cebindeki paraya baktı. Bu parayla sadece bir tren bileti alabilirdi. Ve aldı.

---

Tren saatlerce kuzeye ilerledi. Pencereden dışarı baktığında sis yerini açık gökyüzüne bırakmış, araziler bir tablo gibi uzanıyordu. Sonra, güneşin son ışıkları arasında, Çiçekli Tepe göründü.

Tepenin üstü, adının hakkını verircesine çiçeklerle doluydu. Her renkten, her türden çiçek…Ve tuhaf olan, hava buz gibi olmasına rağmen hiçbirinin solmamış olmasıydı. Rüzgâr estiğinde binlerce çiçek aynı anda eğiliyor, sanki birbirine sır fısıldıyordu.

Clara, büyülenmiş gibi yürüdü. Ta ki önünde büyük bir demir kapı belirene kadar.

Kapının ardında yaşlı bir adam bekliyordu — bastonuna yaslanmış, sırtı kambur, ama bakışları keskin.

> “Lady Hawthorne sizi bekliyor,” dedi.

Clara, içeri adım attı. Malikânenin içi neredeyse bir saray gibiydi. Duvarlarda altın çerçeveli tablolar, tavanda kristal avizeler, halılarda gül desenleri… Her şey kusursuzdu ama… havada açıklayamadığı bir soğukluk vardı.

Büyük salonun kapısı açıldığında Clara nefesini tuttu. Karşısında oturan kadını gördüğünde şaşkınlıktan donakaldı.

Lady Eveline Hawthorne, duyduğu söylentilere hiç benzemiyordu. Elli yaşlarında olduğunu sanmıştı, ama karşısındaki kadın zarif, genç ve neredeyse zamansız bir güzelliğe sahipti.Gözleri deniz kadar derin, sesi ipek kadar yumuşaktı.

> “Sen Clara Whitmore olmalısın,” dedi düşes, tebessüm ederek.“hoşgeldin Clara

📖 Uygulamada Oku
App Store Google Play