Kitaplar Özellikler İletişim İndir
Gece Kuşu
Aşk/Romantizm

Gece Kuşu

22Beğeni
54Okunma
1 Bölüm
1,862Kelime
9 dkSüre
05.10.2025Tarih
Bera abisinin koruması ile yaşayacağı gizli aşktan henüz habersiz...

Bir satır kod, bir hayatı değiştirebilir…Bera, genç ama dâhi bir yazılımcıdır. Kendi yarattığı devrim niteliğindeki yazılımı, Türkiye’nin en güçlü şirketlerinden biri olan Tekfur Holding’e gönderdiğinde, kaderinin Cihangir Tekfur’la kesişeceğini bilmez. Yazılım, Cihangir’in ilgisini anında çeker. Ancak yaptığı araştırma, sadece bir iş fırsatını değil, yıllardır gizlenen bir aile sırrını da açığa çıkarır:Bera, Cihangir’in babasının gizli geçmişine ait bir parçadır…Bera, Cihangir'in babasının başka kadından olan kızıdır!Ailesinin adını korumak isteyen Cihangir, Bera’nın projesini reddeder. Fakat bu karar, Bera’nın içinde yanan hırs ve adalet ateşini daha da büyütür. Derken bir gece, Bera ölümle burun buruna gelir — ve yardım isteyebileceği tek kişi, onu reddeden adamdır.Cihangir, istemeden de olsa genç kadını kurtarır. Ancak olaylar zinciri, onu geri dönüşü olmayan bir yola sürükler. Bera’yı korumak için onu evine alır — fakat Tekfur Malikânesi, bir sığınak değil, sessiz bir savaş alanıdır. Cihangir’in annesi ve kardeşleri, Bera’yı dışlar; her gün biraz daha yalnızlığa ve acıya iter.Yine de Bera susar. Çünkü sessizliğin içinde bile, zekâsı ve duruşuyla ayakta kalmayı bilir.Ve bir gün, Cihangir’in koruması Mahir Vefa, Bera’nın gözlerindeki o derinliği fark eder. İkilinin geçmişini birbirine bağlayan sırlar bir bir açığa çıkarken, hem Tekfur ailesinin kökleri hem de Bera’nın kimliği sorgulanacaktır.İhanet, sırlar, tutku ve sessiz bir direniş…Her şeyin ardında tek bir gerçek vardır:Kimi zaman en büyük tehlike, kan bağıyla gelir.

-TEKFUR Ailesi -

Genç kadın, elindeki poşetlerin kulplarını parmaklarına gömülürcesine sıkarak hızlı adımlarla evine yetişmeye çalışıyordu. Akşamın nemli soğuğu ciğerlerine işlemiş, üstüne yaprakların ıslak kokusu sinmişti — sonbahardı; rüzgâr sokağın köşesindeki kurumamış yaprakları savuruyor, lambaların solgun ışığı sararmış kaldırımları boyuyordu. 

Arkasından gelen bot sesleri, yerdeki ıslak yaprakların hışırtısıyla birleşip kalp atışlarını hızlandırıyordu. Omuzlarını yukarı çekti; enseyi saklamak, görünmemek istercesine.

Adımlarını hızlandırdı. Sadece on metre kalmıştı ıssız sokaktan kurtulmaya. Mahallenin muhtarına defalarca söylemişti lambaları tamir etmesi için; iki haftadır burası, bu dar sokak, neredeyse geceyle bütünleşmişti. Uzun gölgeler duvarlara yapışmış, pencerelerden sızan zayıf ışıklar bile güven vermiyordu.

İşten olabildiğince erken çıkmaya çalışmıştı. Geceye kalmamak için acele etmiş; ama bir bisikletliye çarpınca otobüsü kaçırmıştı. Diz kapağının iki parmak altındaki siyah elbisesinin açıkta bıraktığı bacağında kazanın hafif izi duruyordu — deri çizik çizik, kurumuş kanın bıraktığı çizgiler hâlâ belli oluyordu. Üşümüş elleri poşetlere daha sıkı sarıldı.

Sesler arkadan yaklaşıyordu; bir an durup arkasına bakmak istedi ama cesaret edemedi. Sadece birkaç adım daha… Tam o sırada, arkasındaki beden bir rüzgâr gibi yanından geçti. Kadın gözlerini sıkıca kapadı; darbe almamıştı. Ürkekçe tek gözünü araladı — karşıdaki adam hızlıca ilerliyordu, gölgesi uzuyor, adımları ritimsizdi.

“Oh…” diye nefeslendi, göğsü yanıyordu.

İki poşeti daha sıkı kavradı, iki adım daha attı; o an dudaklarına kaplanan el soğuk ve nasırlıydı. Gözleri aniden fal taşı gibi açıldı. Nefesi boğazında takıldı; çığlığı büyük, pürüzlü eller tarafından yutuldu.

Çırpındı. Her kıpırdanışında arkasındaki beden ona daha sıkı yaslandı; soğuk bir ağırlık, nefesini kısan bir gölge gibiydi. Gözlerinden, adeta birer ip gibi, yaşlar süzüldü; yanaklarına damlayan soğuk damlalar rüzgârda yok oldu.

“Şşş…” diye tısladı bir ses — kuru, tehditkâr. “Sessiz ol, yoksa boynunu keserim.”

Kadın, çırpınmaya devam ettikçe eline bastırılan nesnenin — ince, parlak bir şeyin — soğuk yüzeyi boğazına daha sert değdi. Havadaki metalik koku, ıslak asfaltın kokusuyla karıştı. Kalbi göğsünde bir suç gibi çarpıyordu.

“Elimi çektiğim an ses çıkarırsan… ölürsün.” Ses, hiç tevazusuz, buz gibi ve usulca bir tehdit gibi düştü geceye. Kadının tüm dünyası tek bir noktaya, çığlığını yutmuş dudaklara sıkıştı; sokak lambasının titrek ışığı, yakınlarda bekleyen karanlığın derinliğini daha da koyulaştırdı.

Kadın başını titrekçe aşağı yukarı salladı. Öndeki adama baktı bir an; içinden sola dönmemesi, arkasına bakması için yalvardı ama adam karanlıkta kaybolunca korkuyla gözlerini kapadı.

Dudaklarındaki el çekildi; uzun boylu beden karşısında dimdik durdu. Kadının sıcak nefesi havada küçük, beyaz bir bulut gibi dağılıyordu.

“E-Esat… s-senin ne işin var burada?” diye kekeledi.

Adam iğrenç bir gülümseme kondurdu yüzüne. Kadın bir adım geri çekilince adam hemen bileğini yakalayıp kendine doğru çekti.

Ona dokunmak, adama derin bir haz veriyordu; kadının

📖 Uygulamada Oku
App Store Google Play