Kitaplar Özellikler İletişim İndir
GECE'NİN İZ'İ
Aşk/Romantizm

GECE'NİN İZ'İ

26Beğeni
33Okunma
2 Bölüm
4,214Kelime
21 dkSüre
24.09.2025Tarih
İz ve Gece’nin kelimelerinde kaybolmaya hazır mısınız?

Çünkü bazen bir mesaj, yıllardır sakladığınız duyguların kilidini aralayabilir.
Ve bazen… bir iz, fark etmeden tüm kalbinizi ele geçirebilir.

Her satır, her sessizlik, sizi derinden sarsacak; bir sonraki kelimeyi, bir sonraki mesajı sabırsızlıkla bekleyeceksiniz.

1 Yeni Mesaj 📱


İz’in hayatı, o anla birlikte ikiye bölünmüştü. Daha önce her şey sıradan, hatta sıradanlığın huzuru içindeydi. Sonra bir trafik kazası… gözlerini bir an kapattı, bir an açtı ve her şey değişmişti. Sevdiği adam, yıllardır paylaştıkları hayaller, sessiz anlaşmalar, küçük kahkahalar… hepsi bir anda silinmişti. Onun yokluğunda dünya tuhaf bir sessizliğe bürünmüştü; ne gülmek mümkün ne de nefes almak.. 

Hastanede öğrendiğinde, kendini yerde buldu. Acı… inanılmaz bir acı ve şok. Bir insanın kalbi, gözlerini kapattığı andan itibaren nasıl kırılabilirdi? İz bunu iliklerine kadar hissetti. Sevdiği adam ölmüştü ve o, ne yapacağını bilemeden, kendi iç boşluğunda kaybolmuştu.

Günler ayları kovaladı; zaman, sanki acıyı hafifletmek yerine büyütüyordu. İz, kahve kokularında, sokak köşelerinde, eski mesajlarda ve rüzgarın uğultusunda onun varlığını arıyordu. Ama her arayış boşunaydı. Depresyon, sinsice vücuduna yerleşmişti. Gözlerinde sürekli bir gölge vardı, gülümsemeleri yapmacık, konuşmaları mekanik. Yalnızca geceleri, yalnızlığıyla baş başa kaldığında gerçek acıyı hissedebiliyordu: kalbinin derinlerinde bir boşluk, nefesinin ritmiyle uyumlu bir hüzün.


Geceleri, telefonun ekranına bakarken titreyen elleri, geçmişin hayaletleriyle doluydu. Her kelime bir sızıyı açıyordu; her yazı bir iç döküş, bir içsel çığlık. İz, hayatının o anından beri bir yanda kırılmış bir çocuk, diğer yanda kaybolmuş bir kadın olmuştu. Güçlü görünmeye çalışsa da, yalnızca kendi acısıyla baş başa kaldığında kırılganlığını hissediyordu.

İz, her akşam olduğu gibi odasının karanlığında oturuyordu yine. Gözleri telefon ekranına takılıydı, ama bakışları hiçbir şeyi görmüyordu. Bir zamanlar hayatının en parlak kısmı olan odası, şimdi sessiz bir hapishaneye dönüşmüştü. Altı aydır neredeyse hiç dışarı çıkmamıştı; sokağın kalabalığı, güneşin parlaklığı, insanların gülüşleri ona yabancı geliyordu. Yalnızlık, başlangıçta bir sığınak gibi görünmüştü ama zamanla onu sıkboğaz eden bir zincire dönüşmüştü.

Bir yıl önce kaybettiği sevgilisinin hatırası hâlâ kalbini sıkıştırıyordu. Her köşede, her sessizlikte onun sesi, gülüşü, dokunuşu yankılanıyordu. İnsanlar dışarıda yaşarken o sadece nefes alıyordu; hayatta olmakla yaşamak arasındaki çizgide sallanıyordu. Kendisini ilaçlara, sessizliğe ve ekrana sarmıştı. Hayatın sesleri onu korkutuyordu, ama o gün fark etti ki küçük bir kıvılcım hâlâ içindeydi; belki de denemek gerekiyordu.

Telefonunu eline aldı. Bir arkadaşının tavsiyesiyle indirdiği uygulama, ekranında yalnızca birkaç profil gösteriyordu. İz başta tereddüt etti. “Böyle bir şeye ihtiyacım yok,” diye düşündü. Ama sonra parmağı istemsizce kaydı; yeni bir sayfa açtı ve kendi bio’suna bir cümle yazdı: “Kalbi ölmüş bir kadını yeniden hayata ne bağlayabilir? " Kullanıcı adını "Vespera" olarak girdi, kimse adını bilsin istemedi..
Gönder düğmesine bastıktan sonra ekrana baktı. Cümlesi küçük bir çığlık gibiydi; kendini açmanın ilk adımı. Parmağı titredi. Sonra birden uyuşukluk çöktü üzerine.

📖 Uygulamada Oku
App Store Google Play