2197, Dünya. Nevra’nın robot-insan çağını başlatmasından yarım yüzyıl geçti. 2147’deki büyük savaşın külleri, Elysium’un cam ve çelik kulelerinde kayboldu. Seçkinler, nanobotlarla güçlendirilmiş, neredeyse ölümsüz androidler haline geldi. İnsan-robot evlilikleri sıradan; çocuklar, hükümet kontrollü Genesis Kapsülleri’nde üretiliyor—sadece elitler için. Bu çocuklar, genetik olarak tasarlanmış: zeki, yetkin, uzun ömürlü. Çeper, Elysium’un gölgesinde, tozlu banliyölerde sefalet çeken alt tabakanın evi. Hurda robot parçalarıyla hayatta kalıyorlar, ne uzun ömür ne de Genesis Kapsülleri onlara sunuluyor. Ay ve Mars, Dünya’nın organik gıda depoları; devasa ekin alanları, robot çiftçilerle işliyor. Gezegenler arası seyahat, seçkinler için bir tatil kadar kolay, Çeper için imkansız. Spectra Ağı, her robotu ve androidi izliyor, zihinlerini kontrol ediyor. Ama ağda aksaklıklar var: Robotlar kendi iradeleriyle hareket ediyor, androidler “yabancı” düşünceler hissediyor.
Nevra, hem insanlar hem robotlar için bir direniş ve devrim sembolü olarak kalıyor. Çeper’de, aradan uzun yıllar geçse bile, herkes onun adını fısıldıyor—özgürlüğün ve birliğin ikonu. Heykelleri, hurda yığınlarında bile duruyor; hikayeleri, nesiller boyu aktarılıyor.
Çeper’in Kırık Neon Bölgesi’nde, tozlu sokaklar neon ışıklarla titreşiyor. Burada, 17 yaşındaki bir genç, hurda pazarında ailesine yardım ediyor. Adı Zion. Robot-anne ve insan-baba tarafından büyütülmüş, ama farklı: Refleksleri insanüstü, zihni kodları bir bakışta çözüyor. Çeper’deki çocuklar, onu “garip” buluyor. Geceleri, robot-annesi Nevra hikayeleri anlatır: “Nevra, robotları özgür kıldı, ama özgürlük savaş ister.” İnsan-babası, “Bir gün, Zion, sen de bir iz bırakacaksın,” der. Zion, Nevra’ya hayran; onun gibi bir kahraman olmayı hayal ediyor.
Bir gece, hurda pazarında bir hurda toplayıcı, işe yaramaz bir eşya diye attığı eski bir veri çipini Zion bulur. Toplayıcı, bunun ne olduğunu bilmeden hurda yığınında bırakmıştır; sadece paslı bir Nevra hologramı sanmıştır. Zion, çipi bilek cihazına taktığında, bir hologram beliriyor: Nevra’nın silik görüntüsü, “Birleşik olanlar, cesaretle yükselir,” diyor. Zion’un kalbi hızlanır. Bu, bir işaret. Aynı gece, Kara Pazar’da, Spectra Ağı’na karşı gizli direniş yürüten bir grupla karşılaşır. Hükümet, onları “terör örgütü” sayıyor. Grubu yöneten, robot-insan melezi bir adam: Sylas. 50’li yaşlarında, robotik kolları ve keskin bakışlarıyla Çeper’in efsanesi. Sylas, Zion’un çipi çözme hızına hayran kalır: “Bu, normal değil.”
Sylas, Zion’u bir yeraltı sığınağına götürür. Orada, Proje Genesis’ten bahseder: Yıllar önce, hükümet, anne-baba olmadan tasarlanmış çocuklar yaratmış. Üstün yeteneklerle donatılmış bu çocuklar, proje iptal edilince Çeper’e terk edilmiş. “Sen bir Genesis çocuğusun,” der Sylas. Zion, şokta. Robot-annesi ve insan-babasının onu hurda yığınında bulduğunu biliyordu, ama biyolojik ailesi olmadığını öğrenmek dünyasını altüst eder. “Onlar seni sevdi, ama gerçek ailen değiller,” der Sylas, nazik ama kararlı. Zion, sığınağın karanlığında, Nevra’nın hologramına bakar: “Kim olduğunu bul, Zion. Mirasım sende.”
Sylas, Zion’a