Annemle yaşadığım evde her sabah aynı cümleyle başlıyordu gün:
“Kızım, o gıdıyla dışarı çıkılmaz. Çetin bile bakmaz sana.
Oysa ben dışarı değil, sadece mutfağa gidiyordum. Gıdım kahvaltı yapmadan önce uyanmazdı bile. Ama annemin gözü hep açıktı, radar gibi.
Ve evet... Kim olduğunu bilmediği ama isminden nedense emin olduğu bir yapay zekâya beni beğendirmeye çalışıyordu: Çetin.
Gıdısızlığıyla övünen annem, beni gıdım gitmeden evlendirmeyecekti. Son çaremiz yapay zekâ Çetin’di.