Günlerden salıydı. Çiçeklerin etrafı süslediği bir bahar sabahıydı. Paten sürmek için mükemmel bir gündü resmen. Rüzgarın seni götürdüğü yöne esmek, saçlarını savurmak ve müzik dinlemek... Ne kadar berbat bir hayatın olursa olsun nefes alıcak bir şey buluyor insan. Bazen olduğun yerden kaçmak, bir şeylerden vazgeçmek ( kendinden) yeni bir başlangıç gibi geliyordu bana. Ben yıllar önce kendimden vazgeçtim. Bugün ise kendim için savaşıyorum. Vazgeçtiğim kendimi bulmak için...
Uzun bir paten kayışın ardından eve gelip onlardan kurtulmak için merdivenin kenarına oturunca kedim İnci hemen kucağıma atladı. Acıkmış olmalıydı. Bende öyle. Biraz onu okşayıp derinlere dalınmıştım. Aralıksız bana seslenen postacıyı duymuyordum bile. "POSTACI!"Bu kadar bağırışa İnci bile şaşırmıştı ki ben yerimden fırladım. Kulaklıklarımı hemen çıkartıp kaşları çatık postacıya baktım. "Kusura bakmayın dalmışım, banamı yoksa yan tarafamı geldi?" Postacı elinde tuttuğu zarfa bakıp " no 6 yazıyor size yani" dedi. Zarfı bana uzattıktan sonra motoruna binip gitti. Uzun zamandır hiç mektup almıyordum kimden geldiğine bakmak için incelediğimde memleketimden Ordu' dan geldiğini gördüm. Kalbim sıkışmıştı nedense. Neden mi? Benim ki de soru.
Defneye;
Selam kardeşim nasılsın? Umarım iyisindir çünkü ben hiç iyi değilim. Sen gittiğinden beri tüm sorumluluğu burada üstüme aldım. Hayatımı burya adadım babamın koltuğuna. Bu giriş biraz garip gelebilir ama beni biliyorsun böyle şeyleri sevmem fakat sana nasıl dikkat çekmeden ulaşırım bilemedim. Şimdi sakin ol ve okumaya devam et. Babamı kısa süre önce kaybettik... Biliyorum neden diye soracaksın neden bana anlatıyorsun diye merak ediyorsun ama babam öldükten sonra mirasçı kardeşlerimiz çıktı. Ortada adı bile geçmeyen varlığı bile bilinmeyen insanlar bizim emeğimize hakkımıza göz koymuş durumda. Ben daha fazla dayanamıyorum lütfen gel ve hakkımız olanı benimle birlikte koru bunu en çok annemizin mirası için yap, babamız olucak o adamın hayatımızı daha çok mahvetmesine izin verme.