halef köklerin çağrısı
---
Bölüm 1 – Köklerin Gölgesinde
İstanbul’un kalabalığına alışkın bir adamdı Serhat.Beyaz önlüğünü her sabah gururla giyiyor, ameliyat masasında hayat kurtarırken içindeki huzuru buluyordu. Modern şehir, onun için hem özgürlüğün hem de kaçışın sembolüydü. Çünkü doğup büyüdüğü topraklarda, bir gün geri dönmek zorunda kalacağını biliyordu.
Telefon o gece çaldığında, Serhat’ın tüm dünyası altüst oldu.Uzun süredir hastalıkla mücadele eden babası, Bekir Ağa, hayata gözlerini yummuştu. Haberi veren ses titriyordu:
— “Serhat, babanı kaybettik… Artık köklerin seni çağırıyor.”
Serhat’ın elleri titredi, boğazı düğümlendi. Babasıyla yıllardır süren mesafeye rağmen içindeki evlat acısı yüreğini dağladı. Hastanenin soğuk duvarları üzerine yıkılır gibiydi.
Ertesi gün, uçakla Şanlıurfa’ya doğru yola çıktı.Uçağın penceresinden aşağıya baktığında, uzayıp giden topraklar, taş evler, sarı sıcak, mor salkımlı bağlar ve çocukluğunun kokusu burnuna doldu. Yıllardır unutmaya çalıştığı kökleri, şimdi bütün gücüyle ona sesleniyordu.
Halfeti’nin dar sokaklarına vardığında, köyün kapısında onu bekleyen kalabalığı gördü. Herkesin bakışında aynı soru gizliydi:“Şimdi ne olacak?”
Serhat, henüz bilmiyordu.Ama babasının bıraktığı boşluk, sadece bir evlat acısı değil; aynı zamanda bir halefiyet meselesiydi. O andan sonra Serhat, yalnızca bir doktor değil, aşiretin geleceğini belirleyecek kişi olacaktı.
Arkasında İstanbul’un modern hayatı, önünde ise Harran’ın törelerle örülü kaderi duruyordu.
Ve Serhat ilk kez, köklerin gerçekten çağırdığını hissetti.
---