“Bir tane daha” diyerek bardaki arkadaşına bardağını uzatan Kartal, derin bir nefes verdi. Burasını cidden seviyordu. Bu barı, arkadaşlarını ve Çanakkale’nin rahatlatıcı huzurunu cidden seviyordu. Tamam, buralarda bir yerde Eros denen bir piç olduğunu ve gafil avladığını biliyordu ama kesinlikle kendisine bulaşmayacağını da biliyordu.
Kartal Karan, Mardin’in en güçlü aşiretlerinden hatta en güçlü aşireti olan Karan aşiretinin soyunu devam ettirecek olan tek adamdı. Ailede ondan önce olan tüm genç adamlar ya girdikleri kavgada ya kazada ya da hastalıktan vefat etmişti. Geri kalanlar ise kesinlikle bir 20 yıl daha soy devamında rol oynamayacaktı. Aralarından sadece Kudret abisine üzüldüğünü hatırlıyordu. Çünkü kanser olmuştu ve hastalığı oldukça ilerlemiş bir evrede tespit edilmişti. Acılar içinde ölmüş ve cenazesi oldukça üzücüydü. Bir sevdiği vardı. O kızın bakışlarındaki acıyı hiçbir zaman unutmamıştı. Bir kadının, bu şekilde sevebilmesine kesinlikle âşık olmuştu. Çünkü genç adam bir kadının kendisine bu şekilde bir bakacak olan bir kadının var olabileceğine bile inanmıyordu.
Kartal, 32 yaşında istihbaratta saha operasyonunda buradaki ekip arkadaşları ile çalışıyordu. 1.90 boyu, iri kaslı bir bedeni, koyu kahve gözleri ve esmer teni ile her kadının aklını başından alabilecek yakışıklılıkta bir adamdı. İşi gereği çok konuşmayı sevmezdi. Fakat diline düşünenlere kısa ama net cevapları kesinlikle olurdu. Mardin’de olan aşiret ailesi orada evlenip aşiretin ilerideki varislerin babası olmasını beklerken o, harp akademisi sınavlarına girmiş ve birincilik ile akademiye dahil olmuştu. Aynı zamanda yine birincilik ile akademiyi bitirmiş ve görevlerinde de çok başarı göstermişti.
4 yıl önce Çanakkale’ye en yakın arkadaşı olan Aslan’ın yanına kötü bir dönem geçirdiği için gelmiş ve oradaki huzuru çok sevdiği için güzel bir ev satın alıp yerleşmişti. Fakat, evinde çok kaldığı söylenemezdi. Fazlaca operasyonda yer alıyordu ve 2 ayda bir geldiğinde bile en fazla bir hafta burada dinlenebiliyordu. Fakat yine de bu evi ve burayı çok seviyordu.
Aslan’ın barında arkadaşı ile bir şeyler içmeye gelmişti. Gece çok güzel ilerliyordu fakat, etrafındaki arkadaşlarının mutlu aileleri ile olan güzel görüntülerine imrenmeden edemedi. Birçok arkadaşı ailesi ile buradaydı ve özel bir organizasyon varmış gibi görünüyordu. Lanet olasıca tüm arkadaşlarının kıskanılacak kadar mükemmel bir ailesi vardı. Onun da böyle bir hayali vardı ama sanıyordu ki sadece hayal olarak kalacaktı. Çünkü lanet olası kalbinin teklediği bir kadın karşısına çıkmamıştı. Çıkmaya da pek bir niyeti yoktu. Aslına bakacak olsa bal rengi bakışlarında saniyelik bile olsa kaybolduğu, adını dahi bilmedi bir kızı öptüğü o gün, kalbini içinde hissetmişti fakat, sadece bir öpücüktü ve bunu neden yaptığını bile yorumlayamıyordu.
O günden sonra o güzel gözlü