Kitaplar Özellikler İletişim İndir
İçimdeki Ateş
Askeri

İçimdeki Ateş

1Beğeni
1Okunma
1 Bölüm
2,526Kelime
13 dkSüre
06.08.2025Tarih
Hayatı bir süre sonra hep zor geçen hayata tutunmaya çalışan Cumhuriyet Başsavcısı Hazal Öztürk tayini Hakkari'ye çıkan

Yüzbaşı Karan Bozkurt babası öldükten sonra kardeşlerine kendisi bakmıştır Hakkari'ye de görev yapan

Kim bilebilirdi ki ikisinin hayatının kaderini onlar birleşttireceğinden habersiz karşılaşacaklarını...

1 .Bölüm

Ne çok acı bulunur herkesin hayatında, ama bazıları o acıları bilir, susar, sessiz kalır. Bazıları ise dışarıya güler, sanki hiç acı çekmemiş gibi. İçini açsalar kara delik gibi acıları olur. Herkes için hayat çok zordur ama bazıları için daha zordur; özellikle sevgisiz büyüyen, sevgisiz büyümeye mahkum kalan ya da mahkum kalmaya zorlananlar olunca işte hayat daha da zorlaşır. Ben kim miyim? Cumhuriyet Başsavcısı Hazan Öztürk . Ailem vardı ama onlar benim için öldüler.


Annem, ben 5 yaşındayken teröristlerin saldırısında öldü. Babamla zaten ölsem konuşmam, onun yaptıklarını asla unutmayacağım. Ailemden sadece dayım  teyzem ve eniştemle konuşuyorum; diğerlerinin yaptıklarını da unutmayacağım. Annem öldüğünden beri bana sırtını dönmeyen dayım  teyzem ve eniştemdi.
Hakkari'de bir aydır görev yapıyorum. Buraya tayinim çıktı, lojmanda kalıyorum. Bir üst katımda da en yakın arkadaşım, dostum Deniz kalıyor. O da avukat, burada benden birkaç ay önce geldi. Sert ifademi hiç bozmadım, kimseyle çok konuşmam, gerektiği kadar. Herkes beni görünce duygusuz, acımasız der. Hep bu kelimeler söylenir bana, ama hiç takmadım; hiç kimse, hiçbir şey bilmeden konuşuyor. Hep böyle insanları görmezden geldim.
Şimdi ne yapıyorum? Hazırlanıyorum, adliyeye gitmek için üstüme siyah takım elbise giydim, ayakkabı olarak siyah stilettolarımı seçtim. Çantamı kontrol edip eşyalarımı aldım, kapıyı açıp çıktım ve kapattım. İstem dışı gözüm yan dairemdeki eve takıldı; orada bir asker oturuyormuş, görevdeymiş. İnşallah sağ salim gelirler. Geç kaldığımı fark edip merdivenlerden indim.
Arabama doğru yürüdüm, askeri yeşil Dacia arabamı açıp sürdüm. 15 dakikada adliyeye geldim, arabamı park ettim. Adliyeye adımladım, odama doğru gidiyordum ki asistanım Gökçe, güler yüzle beni karşıladı. Ayağa kalkıp "Hoş geldiniz Başsavcım" dedi.
Otoriter bir sesle "Hoş buldum" dedim. "Bir şey ister misiniz?" diye sordu. "Kahve olabilir ama kendine de al" dedim. O da baş sağlığı dileyip kahveleri almaya gitti. Ben de odaya girdim, masama geçtim, eşyalarımı bir köşeye bırakıp masadaki dosyalara göz gezdirdim. Elime aldığım bir dosyayı incelemeye başladım. Daha incelerken kapı çaldı, "Gel" dedim. İçeri Gökçe girdi ve kahveyi masama bıraktı. Teşekkür ettim, tam ortada durdu, önemli bilgileri anlattı ve çıktı. Ben de dosyayı inceledim, not almam gerekenleri aldım, işlerimi hallettim. Saatin nasıl geçtiğini anlamadan çıkış saatim geldi. Gökçe söylemeseydi fark etmeyecektim. Masadan kalktım, eşyalarımı topladım, odadan çıktım, kapımı kilitledim. Adliyeden çıkıp arabama doğru yürüdüm. Arabama binip eve doğru sürmeye başladım. O sırada telefonum çaldı, Deniz arıyordu.
Hoparlöre aldım telefonu, "Efendim, Deniz?" dedim. O da neşeli bir sesle, "Hazanım , neredesin?" dedi. Haline güldüm, "Adliyeden yeni çıktım, bir şey mi oldu?" dedim. "Hayır, olmadı, seni merak ettim" dedi. Merakla ama bir şey

📖 Uygulamada Oku
App Store Google Play