Zamanın ince iplikleri, bir anda kopar…
Beyza, günümüzün sıradan gençlerinden biridir. Fakat kanında taşıdığı gizemli miras, onu hiç beklemediği bir yolculuğa sürükler. Gözlerini açtığında, kendini 1466 yılının ortasında, Osmanlı topraklarında bulur. Çimenlerin üzerinde yatan bedeninde bir yarık, avuçlarında ise kanla parlayan bir kılıç vardır.
Artık adı Helena’dır. Bir prenses… Bir hanedan üyesi… Ve kaderi tarihin akışını değiştirecek kişi.
Onu bekleyen şey yalnızca saray ihtişamı değil; entrikalar, ihanete susamış düşmanlar ve Osmanlı’yı sarsacak savaşların gölgesidir. Helena, kanında uyuyan o ateşi kontrol etmek zorundadır: Ya kendini ve sevdiklerini kurtaracak, ya da bütün bir imparatorluğu ateşe verecektir.
İki dünya arasında sıkışmış bir kalp…
Bir kılıç darbesiyle başlayan bir efsane…
Ve tarihin gizli sayfalarında yazılacak bir kader.
Prolog
Öncelikle merhaba nasılsınız?
Bu kurgum fantastik ve tarihi harmanlamamla ortaya çıkıcak bir hikaye.
Hikayede olucak olaylar hayal ürünü, olucak tabi elbette gerçek tarihten de yararlanacağım.
Umarım sizler tarafından sevilir.
Çok uzatmıycağım...
Zamanın yapısında incecik bir çizgi vardır, kimileri , ona bakarak yaşar , kimileri varlığına bile varmaz, tek bir hata, bir çağırış o ipi, koparır, çizgiyi aşarır, ve zaman şaşar.
Ve kendini ait olmadığın bir zamanda bulursun.
Osmanlı İmparatorluğu, 1466 yılında bulursun
Sen farkında olmasanda tarih değişcektir.
Beyza artık helena olucaktı.
Zamanda var olabilcek miydi?
Yoksa kaybolcakmıydı zamanın içinde?
Ne demişler zaman akar yolunu bulur...
