Kitaplar Özellikler İletişim İndir
İMDAT
Texting

İMDAT

123BeÄŸeni
6,308Okunma
62 Bölüm
77,931Kelime
6 saat 30 dkSüre
27.09.2025Tarih
0534: O telefonu bana ulaştırman için bir günün var.

İpek: telefondan delileri silen mafya bir konumunu mu bulamıyor.

İpek: yazık kıyamam sana.

0534: Sen çok yürek yedin herhalde?

0534: katil var diye bağıran kıza ne oldu?

İpek: Polise gitmiş olabilirim 👉👈

0534*:

Yazıyor....

Çevrimici...

İpek: AY IMDAT BENI KESECEKLER

0534* kiÅŸisini engellediniz

0534:

Çevrimici...

Yazıyor...

Çevrimdışı...

İlk yayınlama tarihi : 3 Haziran 2024

1

1. BÖLÜM

"Bir aksilik istemiyorum bu iş bugün sona erecek."

"Emin misin? İyi düşün yakalanmayalım?"

"Sen dediğimi yap, gerisine karışma."

"Tamam."

***

BİRKAÇ DAKİKA SONRA.. .

"İmdat diye çığlık atacağım şuracıkta! Bir rahat bırakın beni aaa! Bu ne canım Turkcell bile beni bu kadar arayıp rahatsız etmiyor, beni bir sal kadın! Bir sal gözünü seveyim! Elin gavur ülkesinde keyif çatacağına gelmişsin bana hala evini temiz tut naralarını atıyorsun." annemin bağırışıyla telefonu bir müddet kendimden uzaklaştırmak zorunda kaldım. Yüzümü ekşittiğim an arabadan inmiş AVM'ne doğru yol alıyordum.

"Sanki kim görecek benim evin halini. Sokaktaki kameralar mı? Aman eksik kalsın zaten bir halta yaradıkları yok kameraların. Zırt pırt bozulup duruyorlar. Güzelliğimi görüp dayanamıyorlarsa demek ki?" kıkır kıkır gülümserken annemi dinlemeye devam ettim.

"Aşk olsun anne ya!" yalandan surat astım. "Her kör alıcısının bir kısmeti olur. Benim niye olmasın ya? Başınıza kalacağım anne, tamam mı? Turşumu kurdurtacağım size. Sonra bana serzeniş etmeyin, neden evlenmiyorum diye!" AVM'nin girişinde etrafa bakındım.

Pazar gününün ayrı bir kalabalığı yaşanıyordu.

"Kapat annecim kapat, size bulmam gereken bir damat adayı var." derken tamamen dalga amaçlı söylemiştim.

"Dalga geçmiyorum canım annem. İnsan annesiyle hiç dalga geçer mi, kuru iftira. Babama selam söyle, bol bol öp yerime. Sizi çok seviyorum." kaçar gibi acele edip telefonu kapattım. Kendi evime taşındım taşınalı bir rahat yoktu.

Güvenlikten geçecekken benimle beraber bir kalabalık da telefonlarını kutunun içine bıraktığında müsaade istemeden önüme geçmişlerdi. Sanki tabakhaneye tövbe tövbe.

Öküz herifler!

Çantamı x-ray cihazdan geçtiği gibi alırken telefonumu da kutunun içinden kaptığım gibi çantama attım. Yukarıya çıktığımda beni karşılayan Eyüp oldu. Kocaman gülümseyip boynuna atladım. Eyüp'ün elleri belimi bulduğunda imayla gözlerine döndüm. "Hayırdır, sen buralara gelir miydin Eyüp Bey?"

Yalandan alınır gibi surat astığında ellerini belimden çekmiş sandalyeyi benim için geriye çekmişti. "Ne zaman gelmedim acaba güzellik? Aradın ve yine geldim." derken yerime oturduğum gibi karşıma geçmişti.

"Ne bu suratsız halin o zaman? Gören de seni tehdit ettim sanır?" Bakışlarımı kaçırdığım sırada gözlerime uzunca bakındı.

Huysuzlanır gibi ofladım. "Ay tamam azıcık etmiş olabilirim yani ne var?"

"Ağzımı açmadım daha." Ellerini teslim olur gibi havaya kaldırdı. Kısılan gözleri gülmemek için didiniyordu ama nafileydi.

"Ay iyi be! Açım ben, kan şekerim çok düşüşte. Sonra birkaç tur atar dansa geçeriz."

"Şimdiden söyleyeyim eğer aldığın kıyafetleri denemek gibi hataya düşersen ben kaçarım. Öyle uzun uzun bekleyemem." diye uyarı da bulunduğunda umursamayıp önüme döndüm.

"Sen gelin misin ki kaçıyorsun? Yok öyle kaçıp gitmek. Sana ceza olsun, aldıklarımı tekrar tekrar giymezsem namerdim."

"İpek!" Kızar gibi söylendiğinde karşıdaki garsonu çağırdım.

"Aradığınız İpek şu anda kapsama dışında. Lütfen bir daha rahatsız etmeyiniz. Dıt dıt dıt." Göz ucuyla tepkisini izlerken gülmemeye

📖 Uygulamada Oku
App Store Google Play