Ateş Küldoğan… Küllerinden yeniden doğan. Adı neyse kaderi de oydu.
Gözleri ateşti; bakanı kavuran, içine hapseden bir ateş. Ellerinde tuttuğu sigara değil, bizzat kendi ruhunun yanışından kopan bir kıvılcımdı sanki. Öyle sıcaktı ki dokunmaya gerek yoktu, sadece bakmak bile kavuruyordu insanı. Öğrenciler onun siyah lüks arabasına yaslanmış hâlini gördüklerinde, göz göze gelmeye bile cesaret edemedi. Yalnızca bakmak… ama bu bile yetiyordu dizlerinin titremesine.
Çünkü Ateş yalnızca bir adam değildi; korkunun cisimleşmiş hâliydi.
Sigaranın ucunda yanan ateşi derin bir nefesle içine çekerken, etrafındaki fısıltıların farkındaydı. Özellikle kızların gözleri… Onu gizliden gizliye süzen, dudaklarını aralayıp nefesini tutan bakışlar. Ama onun aradığı bu değildi. O, başka gözler istiyordu. Onun ateşinde yanacak… Onun ateşinde çırpınacak… Onun ateşinde ölmese bile sürünecek gözler.
Bakışlarını okul kapısına dikti. O anı yıllardır beklemişti. Bugün, Ateş yeniden küllerinden doğacaktı.
Ve işte… gördü onu.
Deniz mavisi gözler.
Bir anda içindeki alevler harlandı, göz bebekleri büyüdü. Aradığı gözler buydu. Yıllardır içini kemiren intikamın tek sahibi. Gözlerinde masumiyet değil, Ateş’in zihninde sadece geçmişin acısı yankılandı.
Yanında sessizce duran, her daim gölgesi olmuş adam konuştu:
— Kız bu, Beyim…
Ateş’in gözlerinde parlayan kıvılcımlar daha da güçlendi. Dudaklarının kenarı acı bir tebessümle kıvrıldı.
— Ne kadar da büyümüş değil mi, Eymen?
Eymen başını eğdi. Onun sesindeki kararlılıktan ürperdi.
— Evet, Beyim. Artık sizin istediğiniz yaşta. Bugün onun doğum günü… On sekizine bastı.
Ateş’in bakışları bir anda buz kesti. Kaşları çatıldı, sigarayı yere atıp sert bir hareketle ayaklarının altında ezdi. Başını Eymen’e çevirdi. Gözlerinde öyle bir öfke vardı ki, Eymen istemsizce geri çekildi.
— Yanılıyorsun, Eymen… Bugün onun doğum günü değil.
Bir nefeslik sessizlik…
— Bugün onun ölüm günü. O bugün ölecek… ve bir daha asla doğmayacak.
-Haklısınız Beyim.
dedi Eymen. O da biliyordu yıllardır Ateş'in içinde büyüttüğü intikamı.Bu intikamın suçlusu her ne kadar bu masum kız olmasa da acısını o çekecekti.Ateşin gözünde tek suçlu oydu çünkü. Ne yaparsa yapsın onu bu kararından asla vazgeçiremeyeceğini biliyordu.
-Seni bekliyorum Eymen. Hazırlıkları yaptın mı? Anlat bakalım. Nasıl girecem bu kızın hayatına?
-Beyim, kızın üvey babasına para yedirtikten sonra artık bizim istediklerimizi yapacak. Onu buğün evden kovacak. O sırada kızın yardımına kim yetişiyor bilin bakalım.
Alaycı bir kahkaha attı Ateş.
"Ben tabikii onun eceli."
Sabırsızlıkla kızın eve gitmesini beklediler. O gittikçe arkasından takip ettiler. Bugün bu kızın kaderinin değişim noktasıydı.Kader ona ya güzel bir kapı açacaktı ya da daha kötüsünü. Kötü yıpranmış bir kapıyı tıklattı. Ateş onun her anınını dikkatlice izliyordu. Üvey babasıyla bu evde yaşıyordu.
"Üzgünüm güzelim, artık senin bir evin yok."
dedi fısıldar bir şekilde. Oyuna koyulmak için heyecanla bekliyordu. Bir an önce onu avucunun içine almalıydı. Kapı açıldıktan sonra uzun bir