Başlangıç Tarihi!
25.04.25
Umarım beğenirsiniz. İyi okumalar!
KALPKAKAN
Bölüm 1
***
Küçük bir çocukken, ağaçkakanların zararsız olduklarını düşünürdüm. Aslında hâlâ öyle düşünüyorum diyebiliriz.
Ben henüz 6 veya 7 yaşlarındayken -tarih ve yaşım aklımda belirli şekilde değil, yanlış söylüyor olabilirim. Sadece küçük olduğumu bilmeniz yeterli- yaşadığımız ev bir ormanın içindeydi. Ormanlardan korkardım ve bunun sebebi çoğunlukla korku filmlerinin gösterdiği ve anlattığı şeylerden kaynaklıydı. Aslında bir nevi hâlâ ormanlardan korkarım fakat korku filmlerinden ötürü değil, o yaşadığımız evden dolayı.
Her zaman annem ve babamdan izin almadan bahçeye çıkar ve uzun meşe ağaçlarındaki ağaçkakanları izlerdim. O zamanlardaki çocuk aklımla bir ağaçkakan avlamaya çalışırdım fakat tabii ki de sürekli kaçırırdım. Bundan annem ve babama bahsetmezdim, çünkü bana ağaçkakanların insanlara da zarar verebilecegini söylerlerdi. Onlara yaklaşmamamı, görünce olduğum yerden kaçmamı anlatırlardı. Türlü türlü ağaçkakanlar hakkında çeşitli insan öldürme hikayeleri anlatır ve beni korkutmaya çalışırlardı. Fakat ben tabii ki de korkmazdım ve bunlara inanmazdım. Çünkü ağaçkakanların insanlarla işi olmadığını bilirdim.
Yine her zamankinden de boğucu bir günde, kendi odamda elimdeki oyuncaklarla oynarken, pencereye vuran bir şeyle birlikte yerimde sıçradım ve yaptığım hareketle birlikte yaptığım legodan kule devrildi. Devrilen kuleden dağılan lego parçaları her yere dağılırken ben pencereye odaklanmış, pencereye vuran şeyin bir canavar olabilecegini düşünüyordum.
Korktum. Fakat korka korka ayağı kalktım ve çok ağır adımlarla çıtımı bile çıkarmadan pencereye dogru yaklaştım. Pencere tamamen kırmızı sıvıyla bulanmıştı. İyi ki de pencereyi açık bırakmamıştım, yoksa bu cama vuran şey o anda odaya da girebilirdi ve kıvırcık annemden tonla azar yiyebilirdim.
Pencereye ulaştım. Parmak uçlarımla pencereye dokunurken, başımı öne eğerek aşağı bakmaya çalıştım fakat duvarın yüksekliğinden ötürü bir şey göremedim. Pencereyi de açacak cesaretim yoktu. Annemle babama haber vermem lazımdı.
Hızlıca odadan çıktım ve "Anne!" diye bağırmaya başladım. Olduğum koridordan çıkıp hızla mutfağa girdim. Fakat annemi orada bulamadım. Bu sefer mutfaktan çıkıp oturma odasına doğru ilerledim "belki babam orada oturuyordur" diye, fakat o da orada yoktu.
Düşündüm. Babam ve annem nereye kaybolmuş olabilirlerdi? Daha birkaç dakika önce annem bana kirli sepetine eşyamın olup olmadığını kontrol etmişti!
Aşağı indim ve koridoru aşıp giriş kapısına koştum. Kapıyı açıp kendimi dışarı attım ve "Anne! Baba!" diye bağırdım kuvvetle. Sesimin çevrede yankılanıp kulağıma geri dönmesiyle, eğer babam ve annemin buralarda olsaydı sesimi kesinlikle duyabileceğini anladım, fakat iki kez tekrardan bağırmama rağmen ne bir yanıt, ne de bir hareketlilik sezemedim.
Başımı gökyüzüne kaldırdım. Ağaçlar gökyüzünü kaplıyordu ve güneş ışığının doğru düzgün buraya vurmasına izin vermiyordu. Esen hafif rüzgar kuzey yönüne doğru esiyordu. Gözlerimi yumdum ve bir anda bedenimin boşalmasıyla dizlerimin bağı çözüldü. Birden