Kitaplar Özellikler İletişim İndir
KAN DÜĞÜMÜ
Fantastik

KAN DÜĞÜMÜ

0Beğeni
4Okunma
5 Bölüm
6,819Kelime
34 dkSüre
22.10.2025Tarih
Küçükken anlatılan masallardan biri kırmızı bir kelebeği kovalamamaktı. Yıllar geçti efsaneler değişti. Günümüzde, anlatılan kısım değişti. Artık bizlere kırmızı bir kelebek görürsek onu takip etmemiz gerektiğini söylediler. Eger kim bir kırmızı kelebek görürse kelebekler diyarinin prensesi olacağı söylenmeye başladı.

Kan Bağı

                    ~Uyanıştan sonra~
 
Agire sarıldım, inanmıştı gerçekten aşkım için güçten vaz geçeceğime inandırmıştı kendini oysaki büyük yanılmıştı. Agir'in sırtına elimdeki hançeri sapladım.
 
Kendimi korumam için verdiği hançeri.
 
Agir yavaş yavaş diz çöktü. Geriye çekildim. "Agir insanlar bazen kendi sonunu kendi seçer. Sen bu sona bile bile geldin. Sen kendi ölümüne kendin geldin."
 
Agir sessizdi. Gözünden bir damla yaş aktı. Kaşlarım catıldı. Agir ağlamazdı, ne olursa olsun göz yaşı akmazdı ondan ama karşımdaki kişi ağlıyordu. Göz damlaları yere damladı. Göz yaşının düştüğü yerler, yeşermeye, çiçek açmaya başladı.
 
"Yanıldın." Dedi cızırtılı ses. "Bu hikayede asıl kötü sensin, Agir değil." Gözlerini gözlerime dikti. Gözlerim yavaş yavaş değişen gözlerini buldu.
 
"Mertel." Diye acı içinde fısıldadım. "Seni şekil değiştiren."
 
                   ~Uyanıştan önce~
 
Bacaklarımdan akan sıcaklık ile ellerim şiş karnımı buldu. Gözlerimden akan sıcak yaşlar dudaklarımda yolculuğu son buldu. 
 
Gözlerim şiş olan karnıma inince gözlerim irileşti karnımın üstünde yanık lekesi gibi bir kelebek sembolü vardı, sembolü görür görmez canımın nasıl yandığını hissettim. Ne kadar canım yansada elimi karnımın üzerinden çekmedim sanki bir güç karnımdan elimi çekmemi bekliyormuş gibi hissediyordum. Elimi karnımdan çekmeden gözlerimi etrafta gezdirdim karşımda hiç bir yeri gözükmeyen siyah cübbeli biri vardı. Yüzü gözükmese de bana baktığını hissedebiliyordum. "Bana gel karanlığı değil beni seç. Doğru yol benim Kurtarıcı." Çıkan ses çok ürkütücü bir güçlükte ve insani olamayacak kadar ilahiydi. Bir adım atmıştım ki arkamdan başka bir ses daha duydum. Tamamen değil ama yan bir şekilde arkama döndüm. Görebildiğim tek şey karanlıktı. 
 
"Bana gel kraliçem, bizim soyumuzu tüketmeye çalışana güvenme, o karnındaki bizim kurtuluşumuz. O yüzden uyan kraliçem daha geç olmadan uyanıp gerçek benliğini bul." 
 
Sıçrayarak gözlerimi açtım. Ani uyanmış olmalıyım ki kafamı sert bir şeye çarptım. Ne olduğunu anlamak için etrafa bakınınca yavaş yavaş algılarım açıldı. 
 
Bir gezi arabasındaydım. Arkadaşlarımızla ortak bir gezi planlanmıştık. Ne kadar saçma da olsa Kanayan Ev'e gitme kararı almıştık tarihi bize farklı geldiği için merak etmiştik. 
 
"Lalin," dedi Savaş. "geldik hadi kendine gel artık." Yan koltuğumdan kalkmış benim de geçmemi bekliyordu. Ayağa kalkıp otobüsten indim. Savaş sarı saçlarını karıştırıp vücudunu esnetti. "Var ya nasıl yorulmuşum, sanki arabayı ben kullanmışım gibi her yerim tutulmuş." 
 
Dora yeşil gözlerini devirdi. "Var ya seni görmesem inanırdım. Ama doğru ayı gibi uyuduğun için yorulmuşsundur." 
 
"Uyan..." Kulağıma gelen fısıltıyla ürperdim. 
 
"Efendim çocuklar." Dedim şaşkın bir sesle.
 
"Biz bir şey demedik ki." Dedi Dora. "Hayırdır bir şey mi oldu?" Kafamı sağa sola salladım. "Ben sana ne dedim Lalin bu çocukla yan yana oturma kafası sana da
📖 Uygulamada Oku
App Store Google Play