Evdeydim, iş ilanlarına bakıyordum; garsonluk, oyun ablalığı, gayrimenkul danışmanlığı...
Telefonum bir anda titredi: Oyun Adası Çocuk Eğlence Merkezi'nden mesaj gelmişti. “Hala iş arıyorsan hafta içi görüşmeye gelebilirsin.” Hemen cevap verdim: “Tamam, hafta içi görüşmeye geleceğim.” Bahar Hanım bir onay emojisi bıraktı. İçimde hem bir heyecan hem de hafif bir gerginlik vardı; ilk iş tecrübem olacaktı parmaklarım hâlâ telefonu kavrarken titriyordu.
Sabah evden çıkıp yurda geçtim. Sokaklar sabahın sessizliğini henüz bırakmamış, güneş binaların arasından süzülüyordu. Küçük kafelerden yükselen kahve kokusu, adımlarımı hızlandırıyordu. Ertesi gün iş görüşmesine gidecektim, metro istasyonuna yürüyerek sadece on dakikada varacağımı biliyordum. Yolda karşılaştığım tabelalar, iş yerlerinin renkli tabelaları ve cam vitrinlerde yansıyan güneş ışığı, ortamı hem canlı hem de samimi kılıyordu.
Her adımda kalbim hızlanıyor, aklımdaki sorular çoğalıyordu: “Acaba iyi bir izlenim bırakabilecek miyim? İnsanlar nasıl olacak?” Ama bir yandan da merak vardı; yeni şeyler öğrenmek, farklı insanlarla tanışmak, belki de kendimi kanıtlamak... İşte o an, yeni hayatımın kapısını aralamak üzere olduğumu hissettim.