Kitaplar Özellikler İletişim İndir
Karanlığın varisi
Dark Romance

Karanlığın varisi

0Beğeni
0Okunma
1 Bölüm
1,472Kelime
7 dkSüre
28.09.2025Tarih
Bir aile…
Karanlık sırlar…
İhanet, intikam ve imkânsız bir aşk.

Siyal, çocuk yaşta anne ve babasını kaybedip amcasının gölgesinde büyür. Aruz ise kendi yaralarıyla yaşamayı öğrenmiş, şimdi ise tek amacı Talat Akbay’dan intikam almaktır.
Plan basittir: Siyal’i kullanmak.
Ama hiçbir şey düşündüğü gibi ilerlemez…

Gerçekler ortaya çıktığında onları bekleyen tek şey vardır: Çöküş.
Ve bu çöküşte bile birbirlerinden vazgeçemeyecekleri bir takıntı.

GİRİŞ


8 Mayıs/2012/ İstanbul

Aydınlık, neşeli, sevgi dolu bir evde büyümek ile karanlık, sevgiden ve neşeden yoksun bir evde büyümek arasındaki farkı yalnızca bunu yaşayan insanlar bilirdi. Mutlu bir ailede büyüyen bir çocuk, anne ve babasının sevgisinden mahrum büyümenin nasıl olacağını düşünmezdi. Oysa nefret dolu bir evde büyüyen çocuk, anne babasının sevgisiyle büyümenin nasıl bir şey olduğunu sadece düşünmekle kalmaz, rüyalarında bile bu hayalle yaşardı.
Aruz da hep böyle yapardı. Derin bir uykuya dalar ve annesinin siyah, uzun, parlayan saçlarının rüzgarda uçuşunu; ela ile kahverengi arasında gidip gelen gözlerinin güneşte sarıya çalan o eşsiz tonunu hayal ederdi. Eskisi gibi güzelce güldüğünü, tombul yanaklarında oluşan gamzeleri izlemek için hayatını verirdi. Yeter ki annesi, rüyalarındaki peri kızına tekrar benzesin. Ama artık annesi yoktu. Gülmüyordu. Saçları artık rüzgarda uçuşmuyordu, gözleri en koyu kahverengiye bürünmüştü.
Yanakları, eskisi gibi tatlı ve tombul değildi. Hülya Tulpar artık bir hayaletten farksızdı. Bir deri bir kemik kalmış, eskiden neşeyle gülüp geçtiği yerlerden artık ölüm sessizliği ve acı geçiyordu. Bunun tek bir nedeni vardı: Sevdiği adam… Murat Tulpar…
Bir zamanlar Hülya’ya dokunmaya bile çekinen, onun gülüşüne âşık olduğunu söyleyen adam, şimdi o gülüşleri sonsuza dek elinden almıştı. Yanında yaşam sevinci de yok olmuştu. Aruz sekiz yaşındayken anne ve babasının sevgisini, aşkını görmüştü. Ama bir gün, babasını tanımadığını fark etmişti.
Murat Tulpar kirli işlere bulaşmış ve bunu karısından saklamıştı. Hülya, gururlu bir kadındı. Kirli, kanlı parayı evine sokmazdı. Murat bunu bildiği için gerçeği ondan gizlemişti. Oysa zaten yüksek gelirli bir iş adamıydı, ama o yoldan bir kere geçmişti ve artık geri dönemiyordu. Hülya, kocasının değiştiğini hissediyordu. Murat artık eskisi gibi sarılmıyor, öpmüyor, gülüşleri sahteydi. Gerçeği öğrendiğinde ilk kez kavga etmişlerdi. Murat ilk kez karısına vurmuştu. Üstelik Aruz’un gözleri önünde. Yeraltı dünyası dedikleri o yer, Murat’ı karısına ve çocuklarına sevgi saçan bir adam olmaktan çıkarıp karanlığın ortasına çekmişti.
Tulpar ailesi artık karanlıktı. “Abi, bu annemi mutlu eder değil mi?” dedi Karan, gülümseyerek. İki kardeş bahçeden çiçek toplamıştı. Yanına da annesinin en sevdiği meyveli pastayı ekleyip hediye edeceklerdi. Ama Aruz biliyordu: Annesi, her yıl olduğu gibi bugün de çocuklarına boş ve duygusuz gözlerle bakacaktı. Yine de “Tabii, mutlu olacak,” dedi. Kardeşi onun her şeyiydi. Karan, sevgi görmemişti.
Henüz altı yaşındaydı ve anne babasının ona gösterdiği şefkati hatırlayamazdı. Hatırladığı tek şey, babasının nefret dolu bakışları ve her hatalarında onları bayıltana kadar dövmesiydi. Aruz hep kardeşinin önüne geçer, onu korurdu. Baba demeye bile iğrendiği adam, bu durumdan daha da öfkelenirdi.
Dışarıdan herkes Tulpar

📖 Uygulamada Oku
App Store Google Play