4BeÄŸeni
12Okunma
10
Bölüm
12,253Kelime
1 saat 1 dkSüre
20.09.2025Tarih
Her şeyini kaybetmişti. Ailesi tarafından reddedilmiş, sevdiği adam tarafından ihanete uğramış, karnında taşıdığı bebekle sokaklarda kalmıştı. Ama o yıkılmadı.
Çisem'in hayatta kalma mücadelesi, yalnızca kendisi için değil, doğmamış çocuğu ve bu dünyanın hor gördüğü tüm "istenmeyenler" içindi.
Bir ara sokakta başlayan tesadüf, onu sadece geçmişiyle değil, geleceğiyle de yüzleştirecekti. Bu bir kurtuluş hikâyesi değil. Bu, küllerinden doğmaya yemin etmiş bir kadının yeniden var olma hikâyesi.
1. Bölüm "Kız"
Elimde valizle zar zor merdivenlerden inmeye başladım. Ailem ve sevgilim tarafından terk edilmiştim. Sevgilim, üzerimde ki mal varlıklarını kendi üzerine geçirdikten sonra tabiri caizse bir tarafıma tekme atmıştı. Tabii bunu yasal yollardan yapmadı, ama ondan hamile kaldığım için göz ardı ederek ona gitsem de yeniden suratıma kapıyı kapatmıştı.
Ailem ise yaptığım yanlışın 'cezasını' çekmem adına beni evlatlıktan reddetmişti. Oysa ki dedem, babama onay vermediği zaman annemle kaçarak evlenmiş ve birkaç yıl sonra annem bana hamile kaldığında barışmışlardı.
Yurt dışında okurken gizlice çalıştığım için herkesten gizli banka hesabım vardı. Şu anlık bu hesapta ki paramla idare ediyordum. Birkaç yıl idare ederdi tabii ama ben bebeğim için en iyisini araştırıp güzel bir hayat yaşamak adına şu anda pansiyonlarda kalıyordum.
Birkaç günde bir pansiyonumu değiştiriyordum çünkü ilk kaldığım pansiyonda sarkıntılık olayı yaşadım. Hamile olduğumu bildikleri halde, bazılarının kızı yaşında olmama rağmen utanmadan arsızca teklifler etmişler. Onlar yüzünden sürekli yer değiştiriyordum artık. Kavimler göçü gibi bir hayata sahiptim anlayacağınız.
"Piç değil misin, sen? Ne demişler yılanın başını küçükken ezeceksin!" kahkaha sesleri sokağı inletirken, içimden bir ses durmam gerektiğini söylüyordu. Her zaman hislerime güvenerek yola çıkmıştım.
Valizimi kaldırarak ara sokağın başına geçtim. Akşamüzeri olduğundan dolayı sokakta kimseler yoktu. İki tane genç kız, bir çocuğu sıkıştırmıştı. Kızlar aşağı yukarı benimle yaşıttı ama çocuk en fazla 15 gibi duruyordu. Boyu posu vardı ama kızlara karşılık vermiyordu. İstese tek hamleyle kızlardan kurtulabilirdi ama yapmıyordu.
"Sen ve o diğer piçler bu mahalleden gideceksiniz! Mahallenin saadeti, huzuru, bereketi kalmadı!" esmer olan çocuğa tokat attığında elimde ki valizi sertçe yere bıraktım. Kızların karşısına geçerek, "Genelde ahlak bekçiliği yapanlar bu az önce saydıklarını kaçırır ama." dedim sinirle. Kızlar önce şaşırsa da esmer olan bir adım öne gelerek, "Sen buralı değilsin. Hadi uza da başına bir iş alma, kırmızı kafa!" gözlerimi devirerek ikisinin de yüzüne baktım. Çantamdan biber gazını gizlice çıkarırken, "Yalnız kırmızı kafa falan çok eskidi ama artık yeni şeyler keşfetmeliniz." esmer olan bir adım daha attığında ikisininde gözlerine biber gazı sıktım.
"Bir daha kendinizden küçüklerle uğraşmayacağınızı öğrenmişsindir!" arkama dönüp çocuğa baktım. Yanağı kıpkırmızı olmuştu. Çantamdan kremi çıkarırken sırtımdan aldığım darbe yüzünden yere düştüm.
Gözlerim korkuyla büyürken acıyla inlemeye başladım. "Abla! Abla, kan!" diye bağırdı çocuk. Kızlar kan kelimesini duyar duymaz kör olmalarına rağmen kaçmıştı. Ellerim karnıma koydum. Canım o kadar çok yanıyordu ki bu ağrı dayanılmayacak bir ağrıydı.
"Ambulansı ara! Hamileyim ben!" bej renginde ki bol pantolonum kasıklarımdan bacaklarıma doğru kan olmuştu. Ne kadar güçlü kalmaya çalışsam da korkudan ağlamaya başladım. Yerden telefonumu almış ve ambulansı aramıştı.
"Abla özür dilerim! Hepsi