EVA ÇETİNKARA
Yağan kar; bembeyaz ışıl ışıl tanecikleriyle kızıl saçlarına papatyalardan taç konduruyordu, minik buz parçalarına dönüşüp kirpiklerinden akmadan önce.
Ela gözlerinden ne kederli yaşlar firar etmişti sağanak bir şekilde günahkâr gecelerine. Umutla bakan gözlerini yaşlara boğuyordu, tek varlığı olan annesi için. Yirmi üç yaşında, hayatın acımasız yükünü küçük bedeninde taşımaya çalışıyordu, Eva. Omuzları bu yükü kaldırmak için küçük ve güçsüzdü. Hayalleri vardı geleceğine dair. Hepsi bir mum alevi gibi büyümüş, yakıp yıkmadan alelacele üflenip söndürülmüştü. O çok sevdiği mesleğine veda etmişti. Gerçekliğine peşkeş çekilmişti fütursuzca. Bu şekilde veda edebilmişti hayallerine, ideallerine. Kızıl bir vedaydı...
Acının keyfini yaşayan, buz tutmaya yüz tutmuş ellerine bakındı bir süre. Yüzünde kızarıklık, alnında dans eden beyaz buharın iplik iplik işlemesini seyre daldı. Sıkıntılı bir iç çekti, gökyüzüne bakındı...Mordan, pembeye bürünmüş ufka dikti mahmur gözlerini. İçinde dillendiremediği hüznü vardı aşinasız. Belleğine kazıdı bu yadsınamaz biçareliğini. İstanbul, en sert kışını yaşıyordu şüphesiz. Hava atmosferini delip geçen kar taneleri, şimdi umudu olmuş, sel olmuş yağıyordu yedi tepenin üzerine. Umudunu yağdırıyordu, İstanbul'a Eva... Beyaz gelinlik örtbas ediyordu hüznü. Saflığı serpiştiriyordu vicdanın gammaz çıkmış sesine. Gama müptela olmuş bir çizgi çekti sınırdan öteye, şehrin yürüyen anılarına haykırdı tek seferde.
"Beni yenemeyeceksin hayat!" diye haykırdı. Yineledi... “Beni yenemeyeceksin!”
Herkese yeniden merhaba. ✋🏻
Nasıl buldunuz bakalım giriş bölümümüzü? Yorumlarınızı ve düşüncelerinizi heyecanla bekliyor olacağım. 😍
Yeni bölümlerde görüşmek üzere.👋🏻
Moledro... ❤️
Instagram: _moledro_