Rüzgâr, yıkıntıların arasından uğulduyor, uzaklardan gelen patlama sesleri ruhumda yankılanıyordu. Köy meydanı, gri bir toz bulutu ve yanık kokusuyla kaplıydı. Kalbim, göğüs kafesime sığmıyor, her patlamada binlerce parçaya ayrılıyordu.Babam, bir kaya gibi arkamda duruyordu.
Gözlerindeki kararlılık, kaderimi mühürler gibiydi. Elimi sıktım, içimde biriken öfke ve çaresizlik boğuyordu beni. Karşımda Baran Korkmaz… Bu savaşın sonu, akan kanın durması, sadece ona "evet" dememe bağlıydı.Kaçmak istiyordum.
Bir kuş gibi kanat çırpıp bu cehennemden uzaklaşmak. Ama gidecek yer yoktu. Her yol, ölümle döşenmişti. Babamın sesi, bir fısıltı gibi kulaklarıma doldu: "Beril… Bu evlilikten kurtuluşun yok. Savaş bitsin istiyorsan, bunu yapmalısın."
Baran, bir adım yaklaştı. Silahı yanında asılıydı ama bakışlarındaki buz gibi ifade bir an için eridi.
"Her şey bittiğinde... sana zarar gelmeyecek," dedi,
sesi fırtınanın içindeki sakin bir liman gibiydi.Korku ve öfke arasında sıkışıp kalmıştım. Bu evliliği asla istemiyordum. Ama ya bu, yüzlerce masum insanın hayatını kurtaracak tek yol ise?
Rüzgâr, tozları savurdu, ciğerlerim dumana doydu. Gözlerimi kapattım. Kaderim, molozların ve kanın arasında çoktan yazılmıştı. Belki de bu evlilik, benim fedakârlığım, bu kanlı savaşın sonu olacaktı.
---
Kitap Dreama kitabıdır.