Ezgi ÇaÄŸlarÂ
Sirenler... Sirenler son bir yıldır yapılan bir proje. Sabah 7 ile 9 ve akÅŸam 6ile 8 saatlerinde olmak üzere sirenler günde dört kere çalıyor. Siren sesi size gün içinde nerde olmanız gerektiÄŸini söyler. EÄŸer saat 9 da kiÅŸi evinde bulunursa ceza yaptırımı uygulanır ya da saat akÅŸam 8 dışarı da bulunursa. Sirenlerin sesi ile yatağımda doÄŸruldum. Huzurlu bir uyanış olduÄŸu söylenemezdi fakat buna katlanmak zorundaydım. Yaklaşık 5 dk öten sirenler sustu ve ben yerimden kalkıp mutfaÄŸa geçtim. Odasında sirenlere sinir olan ve onlara küfür yaÄŸdıran kardeÅŸim Duru'nun sesini duydum. Olur olmaz yüzümde bir gülümseme belirdi. Birbirimizden farklıydık. O daha inatçı, enerjik ve asiydİ. Ben ise huzuru saÄŸlamak için elimden geleni yapıyordum. Asi deÄŸildim kurallara itaat ediyordum. Omzumda biten saçlarımla küçük bir at kuyruÄŸu yapıp önlüğümü giydim ve hızlıca kahvaltı hazırlamaya baÅŸladım. Çok fazla yemek çeÅŸidi veya istediÄŸimiz zaman isteÄŸimiz ÅŸeyi yemek gibi bir hakkımız yoktu. Genellikle halk aynı ÅŸeyi yerdi. Markette koliler satılırdı. 3 tip koli vardı. Halk,Askerler, soylular... Herkes kendine uygun koliyi ayda bir kez olmak üzere alırdı. Elimdeki malzemelerle yemek yapmayı seviyordum. Yemek yapmak stresimi azaltıyordu.Â
Duru paytak paytak yürüyerek yanıma bir öpücük kondurarak sofraya oturdu. Yaşına göre oldukça olgundu. Liseyi okuyan nadir kız öğrencilerdendi. Saçları karamel renkte ve iki yandan örülüydü. Gözleri yemyeşildi aynı benim gibi. Elinde telefon yemeğini yiyordu.
" Sabah sabah telefon saatini dolduracaksın. İhtiyacın olduğu zaman ne olacak?"
Gözlerini devirdi ve çayından bir yudum aldı.