Kitaplar Özellikler İletişim İndir
Kod Adı: Aşk Geçmişin Gölgesi
Aşk/Romantizm

Kod Adı: Aşk Geçmişin Gölgesi

3Beğeni
93Okunma
9 Bölüm
13,200Kelime
1 saat 6 dkSüre
01.10.2025Tarih
Ressam Derya, hayatına giren gizemli notlarla bir kabusun içine çekilirken, onu koruma görevi Emniyet Amiri Bora'ya düşer. Şimdi, hayatta kalmak için bir rol yapmaları gerekiyor: aşık iki eski sevgili gibi. Ama bu tehlikeli oyunun içinde, gerçek duygular sınanırken, sınırlar bulanıklaşır. Peki aşk, bu zoraki görevin sadece bir parçası mıydı, yoksa görevin ta kendisi mi? Kırmızı çizgilerin çoktan aşıldığı bu oyunda, kurallar baştan yazılıyor. "Kod Adı: Aşk - Geçmişin Gölgesi" çözüldükçe, hiçbiri aynı kalmayacak... Ve bu kod sadece bir başlangıç.

1. Bölüm – Sessizlikten Gelen Fısıltılar

Sabah, İstanbul'un üstünü gri bir örtü gibi saran bulutlarla başlamıştı. Yağmur yağmamıştı ama havada asılı duran bir ağırlık vardı; sanki gökyüzü bile bir kararın eşiğindeydi. Boğaz, her zamanki gibi kalabalık teknelerle doluydu ama bu sabah, her şey bir tık daha yavaştı. Sessiz, huzursuz bir bekleyiş gibi.

Derya Karaca, Nişantaşı’ndaki sanat galerisinin ofisinde tek başına oturuyordu. Kahvesinden henüz bir yudum almıştı. Siyah porselen kupanın içindeki sıvı, neredeyse hareketsizdi. Masanın üzerinde üç mektup, bir cep telefonu ve gözlerinin hemen altında büyümüş karanlık halkalar duruyordu.

Yirmi altı yaşındaydı. Zarif, ama kırılgan olmayan bir güzelliği vardı. Uzun dalgalı sarı saçlarını çoğu zaman dağınık bir şekilde toplar, yüzünü ortaya çıkaran sade makyajıyla doğal ve etkileyici görünürdü. Yüksek elmacık kemikleri, ince kaşları ve belirgin hatlı dudakları,yeşil gözleri; sanatla iç içe büyümüş, asil bir duruşla birleşince ona neredeyse "dokunulmaz" bir hava veriyordu.

O sabah üzerinde boğazlı, ince bej bir triko vardı. Altında yüksek belli keten pantolon ve klasik siyah botlar… Sade ama dikkat çekici.

Mektuplar ise dikkat çekecek türden değildi. Onlar artık onun kâbusuydu.

İlkini altı ay önce almıştı. Sonra ikincisi… üçüncüsü… Şimdi artık beşinci el yazması mektuba bakıyordu. Satır satır okumuştu. Kıvrımlı, titrek bir yazıyla yazılmış cümleler, ürkütücü bir kararlılıkla tekrarlanıyordu:

“Beni unuttun. Ama ben seni unutmadım. Her şey başladığı gibi bitecek.”

Bugün aldığı mesaj ise telefonuna gelmişti. Tanımadığı bir numaradan sadece üç kelime:

“Zamanın azalıyor, Derya.”

Telefonu elinden bıraktı. Gözlerini kısıp galeriye baktı. Her şey olması gerektiği gibiydi. Asistanı Melis henüz gelmemişti. Stajyer Nazlı’nın geleceği saat daha uzaktı. Ofisin cam kapısının arkasında, sergilenen yağlı boya tablolar ve heykeller, sessizce kendi hikâyelerini fısıldıyordu. Ama bu sabah Derya'nın içindeki sessizlik çığlık çığlığa.

Telefon yeniden çaldı.

– “Alo?” dedi hızlıca. Sesindeki gerginliği gizlemeye çalıştı.

– “Derya Hanım, ben Melis. Kapıyı açar mısınız?”

Derin bir nefes aldı. “Geliyorum.”

Kapıyı açtıktan sonra, içeriye giren Melis’in gözlerindeki endişeyi fark etmemek imkânsızdı. Derya’ya baktı, yüzünü süzdü.

– “Uyuyamadınız değil mi?” dedi alçak sesle.

Derya hafifçe başını salladı. “Yeni bir mesaj geldi. Sabah telefonumda buldum.”

Melis’in gözleri büyüdü. “Polise gitmediniz mi? Hani konuşmuştunuz ya…”

– “Gittim. Ama bu sabahkinden sonra… bilmiyorum Melis, daha kötüsü olacakmış gibi hissediyorum.”

Melis sandalyesine oturdu, çantasından tabletini çıkardı ama dokunmadı. “İstersen ben seni tekrar karakola götüreyim. Bu sefer daha ciddi yaklaşırlar belki.”

Derya ayağa kalktı. Cam kenarına yürüdü. Sokaktaki arabaları izledi. Sonra içinden bir karar verdi.

– “Ben tek başıma gideceğim. Bugün konuştuğumuz o sanat etkinliği için de hazırlıkları kontrol etmeni istiyorum. Sen ilgilen. Nazlı da gelince birlikte planlayın. Ben gelince hepsine bakacağım.”

Melis gönülsüzce başını salladı. “Tamam. Ama dikkatli ol lütfen.”

Karakol binasına girerken Derya’nın adımları tereddütle doluydu. Önceki başvurusunu

📖 Uygulamada Oku
App Store Google Play