" GÜZ " dedim. " Kod adım bu. "
O ise sadece gülümsedi.
" Enteresan. Ben de zaten hep sonbaharı sevmişimdir. "
⛓
Gecenin içine gömülü bir kod adım var : G.Ü.Z ... Sonbahar gibi. Dallarından düşecek zamanı bekleyen hayatlar gibi masumane geliyor kulağa. Ne kadar da yanıltıcı ; sonbahar'ın güneşine aldanılmayacağı gibi.
Güz kimdir ? Eski Polis, gizli bir Ajan. Kimi zaman korur, kimi zaman infaz eder. Bir adamı vicdansız yapmaz bu iş. Aksine, vicdanını yavaşça kemiren bir kurt gibi içten içe çürütür. Başta fark etmezsin. Sonra bakarsın, aynadaki adama yabancı olmuşsun. Elindeki silah senin kadar soğuk, senin kadar sessizdir.
Adı dosyada yazmıyordu. " Korunacak şahıs : Başbakan'ın kızı. " Kodu vardı, ama adı yoktu ; ne tesadüf. Sadece bir fotoğrafı vardı. Onu ilk orada gördüm. Yüzüne baktığım ilk an, ne düşündüğüm tek şey onu öldürecek olduğumdu.
Sadece işti. Her şey böyle başlar zaten. Sadece iş.
O ise sadece gülümsedi.
" Enteresan. Ben de zaten hep sonbaharı sevmişimdir. "
⛓
Gecenin içine gömülü bir kod adım var : G.Ü.Z ... Sonbahar gibi. Dallarından düşecek zamanı bekleyen hayatlar gibi masumane geliyor kulağa. Ne kadar da yanıltıcı ; sonbahar'ın güneşine aldanılmayacağı gibi.
Güz kimdir ? Eski Polis, gizli bir Ajan. Kimi zaman korur, kimi zaman infaz eder. Bir adamı vicdansız yapmaz bu iş. Aksine, vicdanını yavaşça kemiren bir kurt gibi içten içe çürütür. Başta fark etmezsin. Sonra bakarsın, aynadaki adama yabancı olmuşsun. Elindeki silah senin kadar soğuk, senin kadar sessizdir.
Adı dosyada yazmıyordu. " Korunacak şahıs : Başbakan'ın kızı. " Kodu vardı, ama adı yoktu ; ne tesadüf. Sadece bir fotoğrafı vardı. Onu ilk orada gördüm. Yüzüne baktığım ilk an, ne düşündüğüm tek şey onu öldürecek olduğumdu.
Sadece işti. Her şey böyle başlar zaten. Sadece iş.
1 || " GÜZ GELDİĞİNDE "
" GÜZ " dedim. " Kod adım bu. "
O ise sadece gülümsedi.
" Enteresan. Ben de zaten hep sonbaharı sevmişimdir. "
⛓
Gecenin içine gömülü bir kod adım var : G.Ü.Z ... Sonbahar gibi. Dallarından düşecek zamanı bekleyen hayatlar gibi masumane geliyor kulağa. Ne kadar da yanıltıcı ; sonbahar'ın güneşine aldanılmayacağı gibi.
Bir adamı vicdansız yapmaz bu iş. Aksine, vicdanını yavaşça kemiren bir kurt gibi içten içe çürütür. Başta fark etmezsin. Sonra bakarsın, aynadaki adama yabancı olmuşsun. Elindeki silah senin kadar soğuk, senin kadar sessizdir.
Adı dosyada yazmıyordu. " Korunacak şahıs : Başbakan'ın kızı. " Kodu vardı, ama adı yoktu ; ne tesadüf. Sadece bir fotoğrafı vardı. Onu ilk orada gördüm. Yüzüne baktığım ilk an, ne düşündüğüm tek şey onu öldürecek olduğumdu.
Sadece işti. Her şey böyle başlar zaten. Sadece iş.
⛓
( Bir Sene Öncesi, İstanbul )
" Masa 12. Beyaz şarapla marine edilmiş ördek, trüflü patates püresi. "
Sipariş kâğıdı önüme bırakıldı. Göz ucuyla baktım. Adını ezberlemiştim. Nalan Yargıcı. Başbakanın kızı. Görevim başladıktan sonra onu koruyacağımdan haberim vardı ; tam olarak on iki ay sonra. Bugün sadece izliyordum. Şimdilik sadece bir aşçıyım.
Yemeğini hazırlarken gözüm ekrandaki güvenlik kamerasındaydı. Masasında yalnız oturuyordu. Her zaman ki gibi yalnızdı. Kendine fazla güvenen biri gibiydi. Bunu oturuşundan bile anlayabiliyordum.Dosyasındaki bilgiler doğruysa hırslı, zeki ve başına buyruk birisiydi. Şımartılmış ama aptal değil, zengin ama görgüsüz değil.
Yemeği hazırladıktan sonra garsona vermedim. Kendim götürecektim. Onu yakından görmek, mimiklerini izlemek, sesini duymak istiyordum. Loş ışık altında oturuyordu. Sırtı dimdik, elleri masanın üstünde kenetliydi. Duruşunda bir davet vardı ; çekiciliğini otururken bile nasıl kullanacağını bilen bir kadın.
Siparişi gecikmemişti ama sabırsız gibiydi. Biri tarafından sürekli izlenmeye alışkın insanlar öyledir. Boş anlarını bile koruma altına alırlar.
Tepsiyi alıp masasına doğru yürüdüm. İlk kez o an yüz yüze geldik. Göz göze. Sadece baktı uzun uzun. Gülümsese de yüzü merakla gerilmişti. Henüz beni tanımıyordu ama içgüdüleri benden fazla hoşlandı.
" Beyaz şarapla marine edilmiş ördeğiniz. "
Cümleyi, göğüsten gelen tok ve koyu bir sesle söyledim. Her hecemde bilinçli bir ağırlık vardı. Masasına yaklaştığımda başını yavaşça kaldırdı. Kirpiklerinin arasından süzülen bir bakışla göz göze geldik. Gözleri kahveden daha koyuydu. İçine düşen yanan her şeyi saklayan cinsten. Kim olduğumu sorsa cevap veremezdim. İsmim, bana özeldi.Kodumla yaşadım, onunla ölecektim.
" Şef siz misiniz ? "
Başını hafif yana eğdi. İnce, uzun boynunda küçük bir gerginlik dalgası belirdi. Gözlerinin ucuyla bana bakarken dudaklarını kısa bir süre ısırdı ; küçük ama seksi bir hareket, merak ve oyun karışımı.
" Evet. Bizzat sizin için hazırladım. "
Dudaklarının kenarında ince bir kıvrım belirdi. Ne sıcak, ne soğuk.
O ise sadece gülümsedi.
" Enteresan. Ben de zaten hep sonbaharı sevmişimdir. "
⛓
Gecenin içine gömülü bir kod adım var : G.Ü.Z ... Sonbahar gibi. Dallarından düşecek zamanı bekleyen hayatlar gibi masumane geliyor kulağa. Ne kadar da yanıltıcı ; sonbahar'ın güneşine aldanılmayacağı gibi.
Bir adamı vicdansız yapmaz bu iş. Aksine, vicdanını yavaşça kemiren bir kurt gibi içten içe çürütür. Başta fark etmezsin. Sonra bakarsın, aynadaki adama yabancı olmuşsun. Elindeki silah senin kadar soğuk, senin kadar sessizdir.
Adı dosyada yazmıyordu. " Korunacak şahıs : Başbakan'ın kızı. " Kodu vardı, ama adı yoktu ; ne tesadüf. Sadece bir fotoğrafı vardı. Onu ilk orada gördüm. Yüzüne baktığım ilk an, ne düşündüğüm tek şey onu öldürecek olduğumdu.
Sadece işti. Her şey böyle başlar zaten. Sadece iş.
⛓
( Bir Sene Öncesi, İstanbul )
" Masa 12. Beyaz şarapla marine edilmiş ördek, trüflü patates püresi. "
Sipariş kâğıdı önüme bırakıldı. Göz ucuyla baktım. Adını ezberlemiştim. Nalan Yargıcı. Başbakanın kızı. Görevim başladıktan sonra onu koruyacağımdan haberim vardı ; tam olarak on iki ay sonra. Bugün sadece izliyordum. Şimdilik sadece bir aşçıyım.
Yemeğini hazırlarken gözüm ekrandaki güvenlik kamerasındaydı. Masasında yalnız oturuyordu. Her zaman ki gibi yalnızdı. Kendine fazla güvenen biri gibiydi. Bunu oturuşundan bile anlayabiliyordum.Dosyasındaki bilgiler doğruysa hırslı, zeki ve başına buyruk birisiydi. Şımartılmış ama aptal değil, zengin ama görgüsüz değil.
Yemeği hazırladıktan sonra garsona vermedim. Kendim götürecektim. Onu yakından görmek, mimiklerini izlemek, sesini duymak istiyordum. Loş ışık altında oturuyordu. Sırtı dimdik, elleri masanın üstünde kenetliydi. Duruşunda bir davet vardı ; çekiciliğini otururken bile nasıl kullanacağını bilen bir kadın.
Siparişi gecikmemişti ama sabırsız gibiydi. Biri tarafından sürekli izlenmeye alışkın insanlar öyledir. Boş anlarını bile koruma altına alırlar.
Tepsiyi alıp masasına doğru yürüdüm. İlk kez o an yüz yüze geldik. Göz göze. Sadece baktı uzun uzun. Gülümsese de yüzü merakla gerilmişti. Henüz beni tanımıyordu ama içgüdüleri benden fazla hoşlandı.
" Beyaz şarapla marine edilmiş ördeğiniz. "
Cümleyi, göğüsten gelen tok ve koyu bir sesle söyledim. Her hecemde bilinçli bir ağırlık vardı. Masasına yaklaştığımda başını yavaşça kaldırdı. Kirpiklerinin arasından süzülen bir bakışla göz göze geldik. Gözleri kahveden daha koyuydu. İçine düşen yanan her şeyi saklayan cinsten. Kim olduğumu sorsa cevap veremezdim. İsmim, bana özeldi.Kodumla yaşadım, onunla ölecektim.
" Şef siz misiniz ? "
Başını hafif yana eğdi. İnce, uzun boynunda küçük bir gerginlik dalgası belirdi. Gözlerinin ucuyla bana bakarken dudaklarını kısa bir süre ısırdı ; küçük ama seksi bir hareket, merak ve oyun karışımı.
" Evet. Bizzat sizin için hazırladım. "
Dudaklarının kenarında ince bir kıvrım belirdi. Ne sıcak, ne soğuk.
