Bölüm...Burası radiant krallığı... Burada yaşayan insanların tek bir düşmanı vardır... Hani olur ya farklı düşüncelere sahip olan bir krallık heh işte bizde onlara düşmanız... Doğru bildiğimiz değerler bizim herseyimizdir... Burası radiant krallığı... Burada Düşünce hürriyeti yoktur... Düşünmek bile yasaktır burada... Ki merhametli kralımız (!) zaten bize düşünecek bir dert bırakmıyor... Kralımızın vizyonu çok açıktır öyle süslü kelimelere ihtiyacı yok onun tek dileği " ona boyun eğmeyenlerin boynunu kesmektir"... burası radiant krallığı... Burada lanetli diye anılan insanlara yer yoktur... Kralımıza göre lanetliler kusurludur... Lânet olsun ki burası radiant krallığı... Ve lanetliyseniz burası sizin cehenneminizdir...
Ve ben burada cehennemimi yaşıyorum çünkü yüce kralımıza göre günahkarin tekiyim. Sırtıma inen kırbaç darbesiyle beraber öne doğru büküldüm ancak beni tutan güçlü kollar buna izin vermedi ve tekrardan dik pozisyona getirdiler. Gözlerimi önümden başka bir yere değdirmem yasaktı yine düşünceli kralımızın bir uygulamasıydı bu... Meğerse hem lanetli hemde uğursuzmuşum gözlerimin değdiği yerlerde uğursuzluk olmasın diyeymiş bu durum. Demiştim size çok düşünceli bir kralımızı vardı halkına çok düşkün...Kral ve kraliçe yüksek mermer balkondan işkencemi izliyordu... Azılı bir suçlu gibi işkence görüyordum oysaki tek suçum o lânet ayın lanet gününde doğmaktı...
Yedinci ayın otuzuncu günü...bir keder bir pişmanlık günü.Konuşmam yasaktı... Düşünmem yasaktı... bakmam yasaktı... hatta yaşamam bile yasaktı burada...Demiştim size burası radiant krallığı... Yasakların krallığı... Acımasızlığın krallığı... Ve en çokta gizli isyanların krallığı... isyan sadece bağırarak çağırarak olmazdı bazen katılmadığın bir görüşe karşı gösterdiğin tepki bile bir isyandır.... Ahh pardon burada tepki göstermek bile yasaktı olsun kalbinde bunun yanlış olduğunu bilmen bile kişisel bir isyandır...
Sonunda çektiğim acı kralımıza yeterli gelince sırtıma inen kırbaç darbesi durdu belkide ilk defa kralımızın merhametli tarafına denk gelmişimdir yada belkide çektiğim acıya dayanamadığı için kendini kapatmış bedenimdir işkenceye son veren durum Bir çöp poşeti yada ceset edasında bırakıldım o işkence arenasında siz hiç ölmeyi istediniz mi yaşarken biten her işkencenin sonunda düşündüğüm tek şey oydu
Üstüme yağan yağmur belkide çektiğim acılara ağlıyordu belki de ilahi bir teselliydi bu ancak bildiğim tek şey ruhuma iyi geliyordu tenime çarpan her bir yağmur damlası Her çektiğim acının sonunda beni bırakmayan tek şey lanetimdi daha açık olursak daimi eşlikçim yağmur ve gök gürültüsüAğzımdan gelen kan kraliyet ailesinin pahalı ve göz kamaştırıcı zeminine akıyor oldukça tezat bir görüntü veriyordu kararan gözlerim durumumun ne kadar kötü olduğunu söylüyordu ancak bu krallığın umrunda değildi onlar için yok olan her lanetli bir kurtuluştu...
Bilincim yavaşca silinirken artık hiçbir şey hissetmiyordum yağmur artık durmuştu... Belkide ona güç veren kaynağı göçmüştü buradan ancak hala yaşıyordum yağmurun