Yazardan
Az önce kaç kurşun yediğimi sayamadım…Her biri göğsümde, omzumda, sırtımda yankılanan küçük birer gök gürültüsü gibi.Barut kokusu ciğerlerimi yakıyor, toz toprağın içinde nefes almak her saniye zorlaşıyor.
Kulaklarım uğulduyor. Sanki dünya, sesini kısmış da sadece kalp atışlarımı duyuyorum. Sonra… bir ses. O ses… Komutanım. Adımı haykırıyor, dizlerinin üzerine çöküyor. Ellerini omzuma bastırıyor, kanımı durdurmaya çalışıyor.
Ama ben biliyorum…Artık kollarım onu tutamayacak kadar ağır, gözlerim bir daha tam açılmayacak kadar yorgun. Ben güzel bir uğurda, en kutsal görevde, vatan uğruna şehit düştüm.
Anam…Ellerini öpemeden gidiyorum. Gözyaşlarını göremeyeceğim, ama biliyorum; gururla, dimdik duracaksın. “Oğlun şehit oldu” dediklerinde başını eğmeyeceksin.
Ve sen…Gözlerinin içine baktığım kadın…Beni beklerken geçen her günün, her sabahın, her duanın kıymetini bilirim. Ama artık seni göremeyeceğim. Beni affet…
Rüzgâr, yanımdaki kayalıkların arasından uluyan bir kurt gibi esiyor. Uzakta, bayrağımız rüzgârla dalgalanıyor. O kızıl, şimdi biraz da benim kanımla daha parlak…
Gözlerim kapanırken tek bir şey fısıldıyorum: “Vatan sağ olsun…”
Bölümün sonu
İkinci askeri kurgu deneyimim daha önceki içime sinmemişti ve çokta tutmamıştı umarım bu kurgumu seversiniz beğeni ve yorumlarınızı bekliyorum iyi okumalar