KURDUN GÖLGESİ
GİRİŞ
İntikam gerçekten soğuk yenen bir yemek miydi? Öcünü almak için neyi beklemeliydi insan? Yemek soğuduğu zaman tadı kalır mıydı ki? Yediğinden zevk alır mıydı? Asıl soru şu… kimden intikam alacaksın? Görünürde sana acı veren biri mutlaka var. Savaşı kazandım zannedersin.’’ Bu sefer oldu, başardım, verdiğim sözü tuttum’’ dersin. Peki ya için yine rahat değilse. Aç gözlü müydün yoksa? İntikam hırsı gözünü bürümüş ve bir cinayet makinesi haline mi getirmişti? Ama senin için dışarıdan nasıl gözüktüğün değil, aynaya baktığında suçluluk duymaman önemliydi. Vicdanın rahat edecek ve yoluna devam edecektin. İntikam almak için çıktığın bu yolda sence de biraz bencil davranmadın mı? Sadece kendi intikamını düşündüğünü ve çevrendekileri nasıl etkilediğini görmedin mi? Belki de doğrusu buydu sana göre. Onların fiziksel olarak zarar görmemesini sağlayacaktın. Duygusal olarak o kadar bitmiştin ki duygunun ne demek olduğunu sadece şimşekler ve yağmurlar anlıyordu.
İntikam aldığında başarmışlık hissini yaşayacağından emin gibisin. Bu olay örgüsünde durmayı ya da arkana bakmamayı çok iyi öğrendin. Sen durursan düşmanların bir adım daha uzaklaşır senden. Onları yakalamak mı istiyorsun? Boğazlarına yapışıp haykırmak mı istiyorsun? Durma! Sen onlardan daha güçlüsün! Daha zekisin. Kimin oğlu olduğunu unutma. Özellikle de kim olduğunu… İçindeki senden kaçma. Bizi kabullen. Biz biriz ve bu hep böyle olacak. Kaçmayı denedikçe sana daha da yaklaşacağım. Biz biriz, beraber kazanacağız. Ölürsek de beraber öleceğiz. Sen Yusuf Turgut’sun. Korkmak senin kitabında yok. Kaçmak asla… Ölürsek ne kaybederiz? Amacı uğruna hayatını kaybeden birisi olursun. Kaçıp korkak bir leş olmaktan daha iyi değil mi? Seçimini yap.
Korkmuyorum. Kaçmıyorum. Buradayım işte. Eceliniz olmaya geliyorum. Gülmüyorum. Bakışlarımla canınızı yakmaya geliyorum. Ben Yusuf Turgut, yemin ederim intikam almaya geliyorum. Yaptıklarınızın bedelini canınızla ödetmeye geliyorum!