Kılıçların çarpışma sesleri bütün buzulları kaplamıştı. İnsanlar nereye gideceğini bilemez hâlde çocuklarını kucaklayıp koşuşturuyorlardı sadece. O anda her şey silindi ve onun yerini zifiri karanlık aldı. Sadece onun gözleri kaldı geriye. Karanlığı yaran, korkutucu bir çift göz. Sonra birden içinde kötülüğün barındığı bir kahkaha sesi sardı karanlığı. Ardı ardına, hiç durmaksızın.
Athena soluk soluğa açtı gözlerini. Alnından soğuk terler akıyordu. O kahkaha sesi hâla kulaklarında yankılanıyor, her göz kırpışında o korkutucu gözler beliriyordu önünde. Aklı almıyordu. İnsanların korku dolu çığlıkları sonra o zifiri karanlık her şey o kadar gerçekçiydi ki gözlerini ahşap zeminden çekemiyordu. Nihayet gözlerini ahşap zeminden çekebildiğinde bu sefer de karla kaplı dağlara baktı bir süre. Sonra derin bir nefes aldı. Yorganını üzerinden çekip doğruldu. Ayağına ev terliklerini geçirip odasındaki kapıya doğru yöneldi. Her adımında ahşap zeminden çıkan gıcırtılar odadaki sessizliği alıp götürüyordu. Büyükannesini uyandırmamak için olabildiğince sessizce kapıyı açtı. Ama çıkan gıcırtılara mâni olamadı. Bu saatte büyükannesini uyandırmasa iyiydi. Yavaşça merdivene yöneldi. Yine aynı yavaşlıkla inmeye başladı merdivenden. Nihayetinde mutfağa adımını attığında bardakların olduğu dolaptan bir bardak aldı. Çeşmeyi açıp bardağın suyla dolmasını izledi . Dolduğunda çeşmeyi kapatıp buz gibi suyu içmeye başladı. Buzullara yakın yakın bir kasabada yaşadıkları için sularda buz gibiydi. Suyunu içmeye devam ederken arkasından gelen hrm boğuk bir sesle, hem de adının seslenilmesiyle birden yerinden sıçramış, bardaktaki su yüzüne ve üstüne doğru dökülmüştü. Korkuyla ve yüzüne birden gelen buz gibi suyla çığlık atmıştı. Gözleri hala kapalıyken büyükannesinin huzur veren o sesini duymasıyla gözlerini araladı.
"Büyükanne" diyip arkasını döndüğünde büyükannesinin şaşkın yüzüyle karşılaştı. Aralarında uzunca ve şaşkınca bir bakışma geçti. Bu sessizliği bozan nihâyetinde büyükanne oldu.
"Kızım gece gece ne arıyosun burda" diye sordu. Uyku sersemliğiyle ve ihtiyar oluşuyla Athena'nın elindeki bardağı ve yüzünden yere düşen damlaları yeni yeni farkedince yanındaki sandalyenin üzerinde duran havluyu aldığı gibi Athena'nın ıslanan yerlerini silmeye başladı. Bir yandan da söyleniyordu.
"Ayy kızım hasta olucaksın gece gece duş almışsın resmen " diyerek telaşlanınca. Athena kısık kısık kıkırdamalarına engel olamadı.
Yüzündeki havlu çekilimce yumduğu gözlerini açtı .
"Sakin ol büyükanne, su içmeye gelmiştim ama sen arkadan sessiz sessiz gelince korktum " diyerek büyükannesini rahatlatmaya çalıştı.
"Kusura kalma kızım damağım kuruyunca uyku tutmadı, su içmeye gelmiştim ben de " dedi büyükanne. Athena onu onaylayan mırıltılar çıkarıp tebessüm etti. Sonra büyükannesinin yanağına uzun ve sulu bir öpücük bıraktı. Büyükannesi torununun bu sevgi dolu hareketiyle gülümsedi. Ardından
"Neyse güzel kızım sen üstünü değiştir üşümeyesin sonra da bir güzel uyu " diyip başını okşadı . Athena büyükannesi söyleyene kadar üşüdüğünü