Bir ölünün arkasından ağlamak kolaydı peki ya ağladığınız kişi ölmediyse… tüm sevdikleriniz size ihanet ettiyse ve onu sizden sakladıysa… bazı durumlar açıklanmaz ve bazı gidişlerin dönüşü vardır…
BAZI KAÇIŞLAR
Bazı gidişler kendine gelmek içindir derler, kim der bilmiyorum ama ben demiyorum çünkü ben kendimden gidiyorum ve benim aradığım hiçbir şey yok. Öylece baktığım karanlığın beni içine çekmesini bekliyordum ama karanlık bile beni istemiyordu ve benim sığınacağım limanlarımın hepsi bir gecede kül olmuştu… şimdi de içinde bulunduğum timin komutanı yoktu, karanlık her zaman yakıyordu…Ben üsteğmen Zeynep Ateş, tek kimliğim askerliğim…Birkaç saat içinde timin yeni komutanı gelecekti ama kim olduğu hakkında kimsenin haberi yoktu. “komutanım,” gelen sesle irkildim ve “ya oğlum! Ödüm koptu! Ne var?” dedim.“sakin komutanım, sakin. Bu yeni komutan ne zaman gelecek? Arif yüzbaşı da iyiydi ama, işte…” baygın gözlerle bana bir şeyler anlatan Emre’ye bakıyordum ama dinliyor muydum? Sanmıyorum.“komutanım! Zeynep komutanım!” noluyor lan!“noldu oğlum ne bu panik!” dedim hararetle, “komutanım yeni gelen komutanı görmeniz gerekiyor! Tuğran Albay konuşurken duydum sizin canınızın bu duruma epey sıkılıcakmış.” “bir şey olmaz Batur, git çay al gel. Sanki bu zamana kadar bu adam beni çok sikine taktı da şimdi umursuyor.” Timin özel alanındaydık Allah’tan yoksa diğer askerler neden canımın sıkılacağını sorup duracaklardı, bunlara sallayın diyorum sallıyorlar!“komutanım?” evet kesinlikle sağlam bir şeyler geliyordu, “efendim Kemal? Ne var Kemal? Ne dedikodun var söyle!” dedim çayımdan yudumlarken.“bu yeni komutanım, uzun süredir gizli görevdeymiş hatta kendini öldü göstermiş ama ismini öğrenemedim…” bazı hikayeler neden aynıydı? “komutanım? Dalmayın öyle ya,”“seninle alakası yok oğlum ya… arkasından kim ağladı acaba diye düşündüm, karşılarına nasıl çıktı bir daha… aklıma geldi bir an… neyse hadi yeni komutan gelir birazdan toparlanın!” oturduğum yerden kalktım ve çıkışa doğru ilerledim.“insan sevdiğine böyle yapar mı?” diye şarkıya girmişti Emre ama ben kapıyı açtığımda karşımda duran adam ve ben bu sözlerin altında kalmıştık… “hah üsteğmenim bende size geliyordum!” sesler mi uğulduyordu yoksa ben şurumumu kaybediyordum…“komutanım, iyi misiniz? Komutanım?” tekrar kendime geldim. Bu adamın burada ne işi vardı! “ölmeyi becerememiş…” bunu bir fısıltı olarak söylemiştim ama o beni duymuştu…“çocuklar kılıç timinin yeni komutanı yüzbaşı Yavuz Toprak, siz tanışın benim toplantım var. Zeynep toplantıdan sonra konuşalım olur mu?” “emredersiniz komutanım!” albay gittikten sonra bizde el mahkum çıktığımızdan odaya geri girdik. Yüzbaşı tam karşımda oturuyordu ve gözü sağ elimdeydi, alyans olmayan elimde… onun yüzüğü parmağındaydı!“hoş geldiniz komutanım, çay doldurayım mı? Ben kıdemli üstçavuş Enes Yenilmez!” bu çocuk niye böyle ya? “gerek yok aslanım, otur şuraya bir şey konuşmamız gerekiyor.” Şimdi kalkıp ‘benim seninle konuşacak hiçbir şeyim yok!’ deyip çıksam çok iyi olmaz mı?Tamam, saçmaladım evet! “komutanım bir sorun mu var?” aklımdan hiç böyle bir soru geçmemişti tebrikler İlhan, İlhan’a yaz oradan bir on puan! “geldiğim