Kitaplar Özellikler İletişim İndir
MİZGİN ZORAKİ EVLİLİK
Dram

MİZGİN ZORAKİ EVLİLİK

2Beğeni
16Okunma
1 Bölüm
1,345Kelime
7 dkSüre
14.09.2025Tarih
Biz zorla evlendik bana haramıydı cehenem demişti evet cehenem oysa bende alevdim.
Orda yanmayı bekleyen bir kalbim vardı.Ben Mizgin doğmayan güneşime patlasın silahlarAğıtlar yakılsın ölümüme...

𝐻𝑎𝑦𝑎𝑡𝚤𝑚𝑑𝑎𝑛 𝑔𝑖𝑑𝑒𝑛 𝑛𝑜𝑘𝑡𝑎𝑙𝑎𝑟~





Hayatında 3 noktayı kaybetmiş herkeze
Olaylar tamamen kurgudur...
Sabah gözlerimi açtığımda, güneşin doğuş ışığını bile almayan bir odadaydım. Halbuki burası evimdi. Ben daha 18 yaşında, annesine doymamış, babasının zulmünden kaçmış bir kızdım. Ne kaçmak! Konağın kilerine kapatılmıştım. Kaçmaya çalışan bir kuş gibiydim ama kanatlarımı kırdılar, yerle bir oldum. Ağıtlar yakılsın kırılan kanatlarıma, silahlar patlasın doğmayan güneşim için! Ayağa kalktım, pencerenin önüne geldiğimde derin bir nefes aldım ama haram oldu; ciğerlerim bu rutubeti, bu tozu kabul etmedi. Öksürdüm.

Geçip yere oturdum; alışmıştım sonuçta, yatıyordum bile yerde. Dizlerimi kendime çektim ve güneş ışığı almayan odamdan dışarıya baktım. Gözlerimden bir yaş aktı, gitti, kurudu, yok oldu. Ben Mizgin, her şeyini kaybetmiş bir kız çocuğu, hayata karşı boynu bükük kalmış, hiçbir zaman ön planda olmayan, her zaman arkada bırakılan Mizgin. Göz yaşlarım akıp giderken kilerin kapısı açıldı. Gelen kişi, dilimin baba dediği ama kalbimin hiçbir yerinde sevgi beslemediğim adamdı; benim hayatımı bitiren adam. Gelip beni kolumdan tutup ayağa kaldırıp peşinden sürüklemeye başladı. İnkar etmedim, edemezdim de; çünkü dilimi kestiler, tıpkı kanatlarım gibi. Çığlık attım, hem de çok; yetmiyor.


Beni değersiz bir eşya gibi salonun ortasına fırlattı. Çelimsiz bedenim yere çakıldı, burnum yere değdi. Ellerim burnuma gitti; hepsi kan oldu. Ruhum biraz daha çığlıklarda boğuldu, kalbim dondu, hem de öyle bir soğudu ki bir an sol yanım buz oldu zannettim. Ellerim taştan mermerleri tutundu, kalkmak için biraz gayret ettim ve ayağa kalktım. Babamın gözleri boşluğa bakar gibi baktı ve benim olmayan, umutlar beslediğim doğan güneşim de karardı. "Evleniyorsun, hazırlan! Kaya aşireti seni büyük oğulları Azad Ağa`ya istiyor." Azad Ağa mı?

Bana bunu yapacak mıydı gerçekten? Annem öleli bir ay olmadan bana bunu yaptı, yapacak. Evet, sevdiği kadından kalan bir parçadan nefret etti. Benim içim anneme sızlıyor du; şimdi yukarıda belkide izliyordur bizi. Görmesin Allah`ım, sevdiği adamın böyle olduğunu görmesin lütfen! Kendime bulduğum son güç kırıntılarıyla burnumdan akan kanı elim tersiyle sildim. Zar zor çıkan sesimle "Evlenmeyeceğim!" dedim. Evlenemezdim. Ben daha 18 yaşında, annesini kaybetmiş, kanatları kırılmış, sevgi görmemiş bir kızdım. Hem evlilik ne, bilmem, nasıl yapardım...


Babam gelip saç diplerimden tutup kafamı sedirdeki masaya geçirdi. Akan kan... Ve ben kana alışmıştım. Bir ay insanın ömründen çok şey alıyordu, hele bir de babasıysa işte o zaman alışılıyordu. Tam üç kez vurdu. Birincisinde sızladım, ikincisinde kanadım, üçüncüsünde bilincimi kaybettim. Hani insan hayatında üç nokta vardı; yaşam noktası... İşte ben o üç noktayı kaybettim. Artık yaşama sebebim yoktu...
                    ...