MODEL

Klasik bir sabahtı. Uyandım. Herkesin sabah uyanınca yapacağı şeyleri yaptım ve saat 07.30 gibi evden çıktım. İş görüşmesine gidecektim, Erkuran Holding'e...

Dürüst olmak gerekirse aşırı heyecanlıyım. İş görüşmesi için başvuru talebini gönderdiğim zaman kabul edileceğini bile düşünmemiştim. Şimdi ise Vural Erkuran'ın karşısındaydım. Buda şu demek oluyordu: Belki bir ihtimal bu işi kapabilirim. Çok düşük bir ihtimal.

Vural Bey elindeki dosyaya odaklanmıştı. CV'me. Aslında düşünülünce kötü bir geçmişim yotu. İyi bir üniversiteden mezundum. İş deneyimim de vardı. Tamam kabul, iş deneyimim hayranlık uyandırıcı değil belki ama sonuç olarak var mı var. 

Karşımda duran adamın tepki vermesini beklediğim her saniye kalbim daha da hızlı atıyordu. Heyecanım yüzünden nereye bakacağımı bilemiyordum. Bu yüzden bi' Vural Bey'e bakıyordum bi'de odada ki herhangi bir yere. 

Odanın bir duvarı camdı ve holdingin ön cephesine bakıyordu. Vural Bey'in arkasında kalıyordu  benim hemen arkamda da buğulu beyaz bir cam vardı. Girerken görmüştüm.

Solumda duran duvarda bir kitaplık, onun önünde de takım elbisedeki ya da herhangi bir ceketi asmak için adını bilmediğim o 'ceketlik' duruyordu.

Sağımda duran duvar tamamen beyazdı. Birkaç tane raf. Onun üstünde plaket, ödül, sertifika falan vardı. Vura Bey'in masasında da kalemlik ve birkaç tane dosya vardı, biri benim. Oda bundan ibaretti.

İnanmayanbilirsiniz belki ama oda cidden bundan ibaretti. Ekstra olarak benim oturduğum sandalye vardı.

Çaktırmadan sol kolumda ki saate baktım. 10.24. Dalga mı geçiyor bu adam benimle? Ben buraya geldiğimde saat 09.45'ti. Hadi on dakika ufak bir merhaba merhaba. E sonra? Yaklaşık yarım saattir benim özgeçmişimin yazılı olduğu dosyayı okuyarak zevk falan mı alıyordu? 

Bu adam için söylenen birkaç şeyden biri doğruymuş. Evet, bu adam biraz 'değişik' daha iyi tanımlanabilir mi emin değilim. 

Aslında evet, tanımlanabilir. Koyu ve açık kumralın tam ortası bir renge sahip saçları vardı. Gözleri kızıl kahverengiydi, şanslı herifin teki. En sevdiğim göz rengine sahipti. Ki bu renk de oldukça nadirdi. Uzun boylu olduğunu zaten biliyorum. Fakat şimdi boyuyla ilgili yorum yapamıyorum. 

Buğday teni, keskin sayılabilecek çene hatları ve uzun bir boynu vardı. Siyah takım elbiseden görebildiğim kadar fitti hatta oldukça kaslı. Spora önem veriyordu, bunu magazin sayfalarında hep görürdüm. 

Ama magazin sayfalarında görmediğim ne vardı biliyor musunuz? Şu an yaşadığım stres. Evet. Kimse çıkıp da "Adal, orada çok stresli olacaksın kendini buna hazırla." Falan demedi. 

...ve yine evet. İsmim Adal. Erkek ismi gibi duruyor olabilir, bunun nedeni sanırım Adal isminde bir gamer içerik üreticisi olması. Ama hayır, bakın bu defa evet demedim, Adal bir kız ismi ve benim adım Adal. 

Tamam, size kendimi tanıttım. Şimdi bu lanet adam dosyamdan başını kaldırsın, yüzüme baksın ve konuşsun!