Tarih, yalnızca yaşanmış olayların değil, onu yazan ellerin de eseridir.
Ve bazı eller...kaderi bile yeniden yazabilir.
Binlerce yıl önce, Türklerin yükselişini durdurmak isteyen düşmanlar kara büyüyle Kaderin Kitabı’nı ve ona hükmeden efsanevi kalemi yarattı. Kitaba girip çıkabilen
“kader cellatları”, tek bir satırla milletleri yok edebilecek güce sahipti. Onlara karşı, Oğuz Kağan’ın önderliğinde yedi cesur Türk
“muhafız” olarak seçildi. Görevleri, kitabı ve insanlığın geleceğini korumaktı.
Yüzyıllar geçti… Efsane yalnızca sözlerde kaldı sanılırken, genç Türkolog Asena Bozkurt, sol bileğindeki hilal şeklindeki izle gerçeğin içinde buldu kendini.
O, artık sadece geçmişin izlerini araştıran bir akademisyen değil;
kaderin akışını savunmakla yükümlü bir muhafızdı.
Ama muhafızlık, kitap var oldukça asla bitmeyecekti.
Ve Asena’nın kaderi, onu bir gün geçmişin tam kalbine, 2. Göktürk Kağanlığı’na, götürecekti.
“Kader yazılır… ama koruyanı varsa asla silinip değiştirilemez.”