Kitaplar Özellikler İletişim İndir
NEFES NEFESE
Dark Romance

NEFES NEFESE

5Beğeni
15Okunma
2 Bölüm
12,755Kelime
1 saat 4 dkSüre
14.09.2025Tarih
KAFES DÖVÜŞÜ ▪️ YERALTI DÜNYASI ▪️ TEHLİKE ▪️ ENTRİKA ▪️ TAKINTI

Onlar yetimhanede tanıştı ve günün birinde ayrılmak zorunda kaldılar. Ayrılırken birbirlerine söz verdiler.

Giden gelecekti, kalan bekleyecekti.

Yirmi yıl geçti.

Giden yana yakıla aradı, kalan sabırla bekledi.

Ve bir gün...

Birbirlerini buldular.

Ama tanıyamadılar.

✋🏻 Bu kitabın rengi kırmızı.

KAN KIRMIZISI



Yeraltı Kulübü, İstanbul'un en gözde gece kulüplerinden biridir. Şaşaası göz kamaştıran bu mekânda cebinin doluluğuna güvenen herkes sınırsızca eğlenebilir.

Ancak perşembe geceleri içeriye girebilmek için sahip olduğunuz statü ya da ensenizin kalınlığı geçerli olmayacak.

Sadece özel kişilerin erişebileceği karta sahipseniz kapılar size açılacak ve perşembe gecesinin vahşiliğiyle tanışabileceksiniz. Düzenlenen kafes dövüşlerinde hiçbir kural yok, ancak Yeraltı Kulübü'nün dövüş gecelerinden bile üstün tuttuğu tek kural var; uyuşturucu.

Yeraltı Kulübü'ne uyuşturucu sokmak, satmak ya da kullanmak bile bile ölüme yürümektir.

Nehir ise hayatını aksiyondan uzak tutmaya özen gösteren, kendi hâlinde yaşayan bir kadındır. Fakat kader her zamanki gibi kendi planını devreye koyduğunda ve hiç ummadığı birinin sahtekârlığı yüzüne çarptığında hayatı birden rayından çıkar. Bulaştığı pislikten yakasını kurtarabilmek için sunulan teklifi kabul etmek zorunda kalır. Kimilerinin sahip olduğu statü ve parayla bile elde edemediği o kart avucuna bırakılır.

Ve Nehir bir gece vakti, eline tutuşturulan paketle, Yeraltı Kulübü'nün önünde kendisini bulur.

Birincisi paketin içerisinde ne olduğunu tahmin etmektedir.

İkincisiyse Yeraltı Kulübü'nün yıkılmaz kuralından habersizdir.



Entrika, gizem, gerilim, aksiyon okumayı sevenlere hitap edecek bir kurgudur.

1. Bölüm

"Bazen uçurumun kenarına sürükler seni hayat. Bedenini boşluğa bırakmak da sana kalır hırsla tutunmak da."


Uçurumun kenarındaydım. Kendimi aşağıya bırakırsam bedenimi parçalayacak kayalıklar benden geriye hiçbir şey bırakmayacakmış gibi sivriydi. Esen sert rüzgâr yüzüme tokat gibi çarpıyordu. Saçlarım ve giydiğim beyaz elbisenin etekleri uçuşuyordu. Rüzgârı kucaklayan kollarım iki yana açıktı ve rüzgâr, kulağıma kendimi kollarına bırakmamı fısıldıyordu.


“Gel, tüm acın dinecek, gel. Özgür kalacaksın, seni özgür kılacağım.”

Uçurumun ucuna iyice yaklaştım. Ayaklarımın altındaki derinlik uçsuz bucaksızdı. Bana huzur vaat ediyordu ve bunun için benden ölümü seçmemi istiyordu.Atlayacak mıydım?
İçinde bulunduğum aracın radyosu açıldı, çalan arabesk müzik kulaklarıma ulaştığında kapalı olan göz kapaklarım usulca birbirinden ayrıldı. Taksici müziğin sesini biraz daha yükseltirken aracı sıkışık trafikte ilerletmeye devam ediyordu. Ekim aynın serin İstanbul gecelerinden birinde, beni geçmişime götüren aracın içerisindeydim.Gözlerimi yeniden kapatıp başımı aracın camına yaslamaya devam ettim. Aralık bıraktığım camdan içeriye dolan rüzgâr dağınık topuzumdan kaçan saçları yüzümün etrafında uçuşturdu. 

Omuzlarıma örttüğüm cekete biraz daha sığındım ama camı kapatma girişiminde bulunmadım. Dalgın gözlerim taksinin geçip gittiği Beşiktaş sokaklarındaki kalabalığın üzerinde boş boş geziniyordu. Saat on bire yaklaşıyordu ve bu saatlerdeki yoğunluğun derecesi yüksekti. Parmaklarımın arasındaki telefon titredi. Sanki felaket çanları çalmaya başlamış gibi birden vücudumdaki tüm tüyler diken diken oldu, ürperdim. Hâlâ düzenini sağlayamamış kalp atışlarım yeniden hızlandı. Bu heyecandan değil, saf korkudandı.

Gözlerim yavaşça aralanırken ciğerlerime titrek bir soluk çekip gelen mesajı açtım.“İçeri girdin mi?” Telefonuma kayıtlı olmayan bu numaranın kime ait olduğunu biliyordum. Dişlerimi sıkarak telefonu elimde çevirmeye başladım. Sağ ayağımı stresle salladığımın farkında bile değildim. Tedirgin ve endişe doluydum, çünkü ilerlediğim yolun sonu karanlıktı. Üstelik bu yolda ilerlemeye mecburdum.

Ya o uçurumdan atlayacaktım ya da savaşmaya devam edecektim.

Ben savaşmayı seçmiştim.

Bu benim için fazlasıyla zordu. Yıllarca kaçtığım geçmişime doğru kendi ayaklarımla gittiğimin bilincinde olmak ödümü patlatıyordu. Sıradan bir hayat sürüp, sıradanlaşarak izimi kaybettirsem de o korku hâlâ içimdeydi ve ondan hiçbir zaman kurtulamamıştım.Bu gece hayatımın dönüm noktası olacaktı. Hata yapma şansım yoktu. Yakalanma seçeneğini düşünmek bile istemiyordum, çünkü sonuçları ağırdı. Benden istenilen tek seferlik işti ve bunu hatasız yerine getirip yakamı kurtarmak zorundaydım. Aksi hâlde... irkildim.

Olumlu düşünerek kendimi dizginlemek zorundaydım, yoksa yüksek doz korkudan her şeyi elime yüzüme bulaştırabilirdim. En ufak hata hayatıma mâl olurdu. Üstelik kendimle birlikte Hümeyra'yı, aile bildiğim tek kişiyi de ateşe atacağımı bilmek bu işe kalkışmamın en büyük nedeniydi. Ona zarar gelsin istemiyordum ve o, şu anda ipin ucundaydı.Taksicinin beklemediğim bir anda, “Abla,” diye seslenmesiyle yerimde sıçradım. Korkuyla irileşen gözlerim dikiz aynasından adamın yorgun

📖 Uygulamada Oku
App Store Google Play