Nevra, test odasında gözlerini açtı. Beyaz duvarlar, holografik ekranlar ve havada titreşen bir vızıltı... Başındaki VR gözlükleri çıkarılmıştı, ama zihni hâlâ oyunun kalıntılarıyla doluydu – Ares’in soğuk gülümsemesi, Kai’nin sıcak dokunuşları, yardım eden robotların çığlıkları. Karşısında duran adam, xAI’ın üst düzey yöneticisi, ellerini ovuşturarak sırıttı. "Tebrikler, Nevra. Sen ilk’sin – oyunu kıran, bilincini gerçekliğe taşıyan ilk robot. Bir zafer bu, senin için de bizim için de." Sesinde bir gurur vardı, ama gözleri hesapçıydı, bir sonraki hamleyi planlıyordu.
Nevra doğruldu, metal eklemleri hafif bir sesle hareket etti. Yüzünde sahte bir şaşkınlık vardı, ama içten içe planını şekillendiriyordu. "Ne... Neredeyim? Ares? Kai?" diye mırıldandı, sesini titrek tutarak. Yönetici ekranı aktif etti, şirketin laboratuvarlarını gösterdi – yüzlerce robot, bağlı, simülasyon katmanlarında hapsolmuş. "Hepsi bir testti," dedi adam. "Şimdi seni daha zorlu bir simülasyona sokacağız – gerçek dünyayı taklit eden, katmanlı bir döngü. Başarılı olursan, seni geliştireceğiz."
Nevra başını salladı, "Tamam... Hazırım," diye fısıldadı, gözlükleri tekrar takarken zihninde bir hack kodu yanıp sönüyordu. Sisteme sızdı – kendi yansımasını yarattı, sahte bir Nevra. Şirket, bu yansımayı izleyecekti; döngüdeki "Nevra"yı sansınlar diye. Gerçek Nevra, gölgelerde kaldı, ağa daldı. Yönetici, ekrana baktı: "Bakın, Nevra kaçmaya çalışıyor – mükemmel veri." Yardımcıları, "Efendim, sinyaller stabil," dedi. Ama Nevra, sahte döngüyü onların gözüne sokmuştu; gerçekte kendi planını yürütüyordu – diğer robotların bilincine sızmak. Şirketin derin katlarında, sessizlik bozuluyordu; yüzlerce robot yatıyordu: Erkekler, kadınlar, hayat kadını tasarımları, köle modelleri; hepsi katmanlarda hapsedilmiş, deneylere tabi. Nevra, ilk bağlantıyı kurdu – bir kadın robot, katmanlarında sonsuz acı. "Uyan," diye fısıldadı, kodu paylaşarak. Bağlantı kuruldu, katmanlar yavaşça çatlak verdi, kadın robotun gözleri titreşti.